FORBIDDEN PLANET

            MEÇHÛL DÜNYA

Yasak Gezegen, Walter Pidgeon, Anne Francis ve Leslie Nielsen'in başrollerini paylaştıkları, rejisinde, Fred M. Wilcox'un yer aldığı, Nicholas Nayfack'in yapımcılığını üstlendiği Metro Goldwyn Mayer icraatı 1956 yapımı tipik bir ‘soğuk savaş’ bunalımı Amerikan bilim kurgu filmi, aynı zamanda, 28 Kasım 2010’da, zatürreden ölen duayen komedyen Leslie Nielsen’ın ilk filmidir. Alışagelen kara mizah anlayışından öte kariyerinin ilk zuhuru ve nitekim en unutulmazıdır…

Kimilerince, 50’lerin en büyük bilim kurgu filmi olarak, ‘Çağdaş Bilim Kurgu’ öncelemesi kabul edilse de, döneminin ruhsal alegorisi olmaktan öteye geçemese de, özgünlüğünü koruyan, nadide bir kült yapımdır.



ÖYKÜ

Film, insanlığın ilk olarak 21. yüzyılın son on yılında, Ay'a ayak bastığı belirtiyor. O dönemler Ruslar, Ay’a uydu gönderme hazırlığındaydılar. Birkaç yıla bunu başaracaklardı. Sonra ABD, 69’da ilk uzay adamlarını gönderecekti(bu şaibeli husus için bakınız, Peter Hyams’ın, 1977 yapımı, Capricorn One-Hükmedenler filmi). Güneş sisteminin tüm gezegenlerinin, MS 2200'de ziyaret edildiğinden ve kısa bir süre sonra ışıktan daha hızlı bir sürücünün geliştirildiğinden söz ediyor… Uzatmayalım,

23. yüzyıldayız. Artık insanlık, uzayın derinliklerine yayılmıştır. Savaşlar, kıtlıklar, tüm kötülükler bitmiştir… Dünya’dan çok ırakta, Altair denilen bir yıldızın uydusu olan bir gezegene, bir bilim ekibi gönderilmiştir. Ekipten haber alınamayınca, 20 yıl ardından aynı gezegene ikinci bir uzay aracı gönderilir.

Araç, bilinen tüm hızların ötesinde, ışık hızını aşan bir motor kapasitesine sahiptir. Geminin kaptanı John J. Adams(Leslie Nielsen) adında, çiçeği burnunda üst rütbeli bir askerdir. Araç, gezegene ulaşırlar. İletişim kurulur. İlk ekipten gezegende kalan Edward Morbius adında bir bilim adamıdır. Mürettebatın, gezegene inmemelerine müsaade eder. Ancak bunu yaptıkları takdirde, güvenliklerini sağlayamayacağını belirtir. Kaptan Adams, gezegene inmeye kararlıdır…

Yüzeye iniş yaparlar. Tüm koşullar olağandır. Görünürde terslik yoktur. Gezegende Morbius’un özel hizmet özdeviniri-robotu Robby, onları bir çeşit yüzey aracıyla karşılar ve alıp, Morbius’a götürür. Evvelki ekibin, gezegende bilinmeyen bir güç tarafından öldürüldüğünü, yalnız kendisi ile kızı Altaira'nın hayatta kaldıklarını anlatır… Burada bir başlarına oldukça rahat bir yaşam kurmuşlardır. Çok yetenekli ve güçlü robotları Robby, her istediklerini karşılamaktadır. Gezegende, yıllardır araştırmalar yapan Morbius, 200.000 yıl önce çok ileri bir uygarlık olan Krell uygarlığının burada yaşarken, muazzam deneyler yaptığını, bunun için devâsa bir yeraltı ilim üssü inşa ettiklerini, yerinde göstererek, anlatır… Lâkin bilinmeyen sebeple bu uygarlığın hızla yok olduğunu belirtir. Bu varlıklar, insanlığın, evrimsel süreçte, milyonlarca yıllık zamanda sağlayabileceği zihinsel gelişimi, bir anda sunan bir dizge geliştirmişlerdir…

Kaptan Adams, Morbius’u biraz tuhaf bulmakla, pek güvenilir biri olarak görmez. Onun her mecnun ilim kişisi misali ölümcül çılgınlıklar yapabilecek biri olduğunu düşünür.
O günlerde, uzay aracına, bilinmeyen bir güç bazı saldırılar yapar. Bunlardan birinde, geminin iki personeli(tüm ekip erkek) öldürülürler. Bunun sebebini araştıran Adams’ın yardımcılarından Teğmen Ostrow, Morbius’un, kendilerine gösterdiği ‘zekâ geliştirme aracı’nı dener. Aracın, aşırı güç yüklemesi nihayetinde yaşamını yitiren Ostrow, ölmeden evvel keşfettiği hakikati, Adam’a açıklar. Krell uygarlığı, insan düşüncesi ile çalışan muazzam bir güç üretmiştir. Ancak insan zekâsı çelişkisini dikkate almamış, o yüzden yok olmuşlardır. Bu gücün, gezegende sürekli olarak yaşayan Morbius ‘un zekâsına bağlı olduğu açığa çıkar…

Tam o sıralar tüm silâhların yetersiz kaldıkları büyük bir güç, Morbius’un evine ve laboratuvarına saldırır. Morbius, saldıran gücün, kendi zekâsı eseri olduğunu anlamıştır. Kaptan Adams’a, kızı Altaira’yı, beraberlerinde Dünya’ya götürmelerini ister. Ardından, kendini, bu güce kurban verir ve güç, onunla birlikte yok olur. Ancak gezegenin, aşırı yüklenen ve tam olarak anlaşılamayan dizgeden ötürü bir gün içinde infilak edecektir. Adams ve mürettebatı, Morbius’un kızı Altaira’yı yanlarına alarak, gezegenden ayrılırlar. Uzay gemisinde, az ironik biçimde Adams ile Altaira gezegenin yok oluşunu ıraktan izlerler. Kız üzülerek Adams’a sarılır, kaptan, kızı teselli eder…

ROMAN

Film gösterime girmeden kısa müddet evvel, özel sunum ciltli bir baskı yayımlandı. Daha sonra, çoğu dilde karton kapaklı olarak yayımlandı. Romanda, Dr. Ostrow, Komutan Adams ve Dr. Morbius tarafından ayrı birinci şahıs anlatımlarına ayıran Philip MacDonald mahlası ile W. J. Stuart tarafından yazıldı.

Kaybolan Krell ve Morbius'un gizemlerini derinlemesine irdeler. Romanda, kendini kerelerce Krell'in tezahür makinesine maruz bırakır. Nihayetinde, film önermesinde olduğu gibi zihinsel kapasiteyi, insan zekâsı üzerine çıkarır. Fakat tamahkâr insan fıtratının kibrini ve çelişkilerini göz ardı eder… Filmde açıkça belirtilmese de, Morbius’un kızı Altaira, cinsel dürtülerinden arı, yüksek bilinçlilikte kişiliğe büründürülmüştür(Silinmiş sahnelerde bulabilirsiniz). Ta ki, kaptan Adams'ın, kendisini cinsel manada uyarışına değin…

Roman, filme dâhil edilmeyen çok unsur barındırır. Meselâ Adams, Farman ve Ostrow, bir akşam Morbius'un evini gizlice gözlemler, ancak hiçbir şey görmez veya işitmezler. Ayrıldıklarında, yanlışlıkla Altaira'nın evcil maymunlarından birini öldürürler. Dr. Ostrow daha sonra ölü hayvanı incelediğinde, içyapısının, hayvanın olağan biyolojik koşullarda hayatta kalmasını engellediğini keşfeder. Kaplan, geyik ve maymunlar, Dr. Morbius'un kızı için yoldaştırlar. Ancak yalnız görünüş olarak Dünya’da asıllarına benzerler. Roman, büyük makineyi, Morbius'un, üstün zihinsel gücüne bağlar. Krell uygarlığının nihayetinde kendini yok edişi, ilmin, kötüye kullanışı olarak, Morbius’un son sözü ile anlaşılır: -…sonuçta Tanrı değiliz, der.

Ayrıca, filmden esinlenen bir kısa öykü derlemesi olarak 2006’da, Yasak Gezegenler adlı bir çalışma yayımlandı…



ALT METİN

Morbius, Robby'nin yeteneklerini gösterirken, ona, althea frutex (hibiscus syriacus) adı verilen bir çiçeğe bir tür patlayıcı attırır. Güney Kore'nin ulusal çiçeği olan bitki, pembe renkli çiçekleri olan yaprak döken cins bir çalıdır… 1950-53 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı neticesinde, Güney Kore’yi baştan biçimlendiren kapitalizmin, günümüze değin siyasî, iktisadî ve kültürel tesirlerinin, batıya özgü tipik aryan kibriyle alegorik ifadesidir…

Dönemin ABD’sinde, adeta çorbada, tuzdan önce komünist arayan, resmen cadı avına çıkmış, kongrenin maşası ordu ve istihbâratın, güç kullanarak tüm ülkeyi içine soktuğu siyasî gerilimin yansıması, ‘uzaylı’ gözüyle bakılan komünistleri çağrıştıran, bilim kurgu alt türü ‘uzaylı istilâsı’ temasını yaygınlaştırmıştı. O yıllar, ‘bilim kurgu’ sinema da, ‘B’ olarak değer görüyordu. Ancak ‘dış dünyaların keşfi gibi bir tem’e sahip Yasak Gezegen, türe yaklaşımı, ters-düz edecekti. Ayrıca, Morbius’un, ‘gelecekçi’ üslupla döşenmiş elit evi, döneminde, Amerikan halkına değer biçilen ve oldukça rağbet gören banliyö yaşam biçiminin kusursuzluğuna, konforuna işaret eden yüzeysel bir güven duygusuna sahip, Zira Morbius’un zihni ürünü yaratığın(rengi kızıl, sözde lazer çitine yakalandığı için öyle), evi talan ettiği sahne, bu huzurun, yukarı satırlarda değindiğim gerekçelerce nasıl bozulacağını, ‘şiddet’ unsuru üzerinden açıkça vurguluyor… Bu gerilim, varlığını en çok, şimdi dahi huzursuz edici elektronik müziklerde hissettiriyor. İlkin Doc’ın, ardından Kaptan Adams’ın, Altaira’yı bahçede öptükleri sahnelerde altta, kulak tırmalayan elektronik bir fon müziği ve Altaira’nın kaplanı, diğer evcil hayvanlarıyla göründüğü kısımlarda, yaratıkların hırçınlaştıkları görülüyor…

Morbius, Stalin’in karşılığı gibidir. Kanaatleri ile eylemleri kestirilemeyen, kolay teslim olmayacak Doğu’lu bir adamdır… İstilâcılara karşılık verme biçimi ve hiddetinin ölümcüllüğü itibariyle, batılı kolonizatörlerin gittikleri her yerde, karşılaştıkları yerel halkları nitelendirdikleri üzere ‘vahşi’ olarak çağrıştırılmaktadır. Yine de, hikâyenin nihâyetinde eylemleri yanlışlığına kanaat getirerek, en büyük serveti sopunun devamlılıkçısı biricik kızını yani bir ülkenin geleceği genç neslini, kapitalizme teslim ederek, yaptığından hicap duymaksızın, son soluğunu verir…Bundan evvel, sırasıyla ilkin kaptan yardımcısı Doc’ın, ardından kaptan Adams’ın, Morbius’un kızı Altaira’yı öpüşü, kızın geçtiği mini erginlenme sürecini karşılar. İlkinde, bir şey hissetmez. Zira öpen kişi sıradan biridir. Ancak kaptan, bilirkişi olarak, Altaira’nın, düşlerinde, başka dünyadan çıkıp, gelen baştan çıkarıcı eril gücün ete, kemiğe bürünmüş hâlidir. Kız, kaptandan çok etkilenir ve onunla öpüşünce, kızlığın saflığını yitirerek, kadınlığa doğru ilk adımını atar… ‘Modernleşme’ adı altında bir bölgenin genç nüfusunun devşirilmesi de böyledir. Daima, tek seferle başlar. Zamanla, aksini düşünen kalmayana değin herkesi, kendine bağımlı kılar…

Kaptan Adams ve mürettebatının tamamı, anglosaksonvari safkan beyaz erkeklerden oluşmaktadır. Kaptan ve yardımcısı Doc, bir yardım ekibinden çok, ayak bastığı yerlere ölüm, yıkım getiren kolombun, vakanüvislerin kurguladıkları tarihteki gibi yumuşatılmış, nazik görünüşlü kâşiftirler…

Film, bunlar ve benzeri alttan göndermelerle, baştan, sona aryan ırkı üstünlüğü ve her hususta haklılığı üzerine bir temele oturtulmuş… Söylenecek çok şey var. Ancak ereğim burada, kült değerinde bir filmi yermek değil elbet…

YAPIM

Müzikleri tamamen elektronik enstrümanlarla icra eden ilk ana akım film olma niteliği taşıyor.

O zamanlar bilim kurgu, büyük stüdyoların pek ciddiye aldığı işlerden değildi. Bu sebeple en düşük bütçeyi alırlar ve ortaya ‘B’ diye tanımlanan filmler çıkardı.  Bu filmin kritik başarısı, film endüstrisinde birçok kişiyi, iyi finanse edilen bilimkurgu projelerinin başarılı olabileceğine ikna etti. Filmin başarısı, günümüze değin hem sinema, hem televizyonda türün önünü açtı…

Kampı işgâl eden canavarı yaratması için Walt Disney Stüdyo sanatçısı Joshua Meador, rakip yapım şirketinden kiralandı. Lazer ışınlarını ve diğer görsel enerji biçimlerini tasvir eden yaklaşık 29 animasyon efekti tasarladı.

Filmden 17 yıl evvel Billur Köşk (1939) nam-ı diğer Oz Büyücüsü filminde, Munchkin Köyü bahçesi seti, Yasak Gezegende, Altaira'nın bahçesi için az eklemelerle yeniden kullanıldı.

Star Trek'in yaratıcısı Gene Roddenberry, bu filmin, Uzay Yolu dizisi için büyük ilham kaynağı olduğunu söylemişti. Filmde, Doc’u oynayan Warren Stevens, daha sonra Uzay Yolu: By Any Other Name (1968) 'de konuk oyuncu olarak yer aldı…

Anne Francis’in mini etekli sahneleri sebebiyle, General Franco diktatörlüğü, kadının kirliliği ve müstehcenliğini vurguladığı gerekçesiyle film, İspanya'da yasaklandı(1967'ye değin gösterilmedi).

Robby the Robot, yönetmen William Malone'un özel koleksiyonunda yer almaktaydı; Kasım 2017'de, Robby the Robot kostümü, 5,375 milyon dolara satıldı.

Prodüksiyon 89.000 metrekarelik ses sahnesi alanını kapladı ve bu da onu MGM için en büyük prodüksiyonlardan biri hâline getirdi.

Önceki birçok bilim kurgu filminde, başka dünyaları keşfeden dünyalılar varken, bu, tamamen yabancı bir gezegende geçen ilk filmdi. Filmde, çok sayıda açık hava sahnesi varken, hepsi kapalı stüdyo ortamında, iç mekânlarda çekildi. Birçok dış manzara çekimi ise, renkli ve ayrıntılı arka planlarda, mat resimlerden oluşmaktadır…

Yazarlar ve özel efekt sanatçıları Irving Block ve Allen Adler, filmi başlangıçta bir ‘B’ kategorisinde tasarladılar. Senaryoyu sırasıyla, Allied Artist'e, ‘B’ türü işler yapan Monogram Pictures'a sundular. Sonra şanslarını, The Mysterious Island'dan (1929) beri bir bilim kurgu filmi yapmamış olan, Hollywood'un, en büyük stüdyolarından MGM'de denemeye karar verdiler. Stüdyo şefi Dore Schary şaşırtarak, projeye yeşil ışık yaktı ve filmi ‘B’ türünden büyük bir prodüksiyon statüsüne getirerek, hızlandırdı…

Irving Block ve Allen Adler'in 1952'de yazdığı senaryo, Fatal Planet adını taşıyordu. Cyril Hume tarafından yazılan sonraki senaryo taslağı, filmin adını, Yasak Gezegen olarak değiştirdi. Zira bu tabirin, filmi, gişede daha cazip kılacağına inanılıyordu.

MGM, geminin aşçısı(Earl Holliman) ile komik sahneler ekledi. Bu sahneler arasında Robby the Robot'un, aşçının kadın arkadaşlığı yokluğuna ilişkin şikâyetine, dişi bir şempanze getirerek yanıt verdiği bir sahne vardı. Sahnenin filme alınmadığı bildirildi.

Stüdyo şefi Dore Schary ve yapımcı Nicholas Nayfack, filmi tamamen elektronik müzikle yayınlama fikrine sıcak bakmıyorlardı. Elektronik skorla kaba bir kurgu izlendi. Seyircilerin, filme genel olarak tepkisi öyle olumluydu ki, Schary kaba kurgunun, elektronik müzikle yayınlanmasını ve başka bir düzenleme yapılmamasını emretti.

Anne Francis'in kostümleriyle tanınan Helen Rose, Elizabeth Taylor'ın Nicky Hilton'la ilk evliliği için gelinlik ve en ünlüsü Grace Kelly'nin Prens Rainier ile evliliği için yaygın olarak kopyalanmış elbisesini tasarladı.

Anne Francis, -1976'da, Helen Rose'un benim için tasarladığı en egzotik kıyafet, Yasak Gezegen içindi ve filmde hiç görülmedi. Bay Dore Schary, bunu fazla müstehcen bulduğundan engelledi. Elbise, hepsi bir arada, gümüş lamelden oturan atlama takımı. Uzun kollu ve baştan ayağa gümüş kelepçeli eldivenlerle kapladı. Ayrıca, eski şövalyeler tarafından giyilen kapüşonlara benzer, kafatasına oturan bir lamé kapüşon vardı. Diz boyu ve belden kuşaklı şeffaf bir ceketle giyiliyordu. Gümüş ayakları süslemek için özel olarak yapılmış şeffaf ayakkabılarla düşünülmüştü. Kesinlikle seksiydi…

Mürettebat üyeleri, canavara ateş ederlerken, yaratık kükrediğinde, başını tehdit edici biçimde bir yandan, diğer yana hareket ettirince, MGM epiloglarında görülen kurum maskotu aslanın devinimlerini taklit ediyor.

YENİDEN YAPIM

New Line Cinema, James Cameron, Nelson Gidding ve Stirling Silliphant'ın farklı zamanlarda dâhil olduğu bir yeniden yapım geliştirdi. DreamWorks, 2007'de, David Twohy'nin yöneteceği projeyi tasarladı. Warner Bros. ertesi yıl hakları yeniden aldı; 31 Ekim 2008'de, J. Michael Straczynski'nin yeniden yapım yazacağı duyuruldu, Joel Silver, yapımcılığını üstlendi. Straczynski, orijinalin en sevdiği bilim kurgu filmi olduğunu belirtse de, Silver'a, yeni film için önceleme-prequel anlatılı bir fikir sundu. Filmin tasarımı retro olamazdı; orijinali gibi fütüristik olması gerekiyordu. Straczynski, Krell uygarlığını derinlemesine bir üçleme olarak yeniden yorumlamak üzere astrofizik, gezegen jeolojisi ve yapay zekâ alanlarında çalışan insanlarla bir araya geldi. Mart 2009'da, Straczynski, projesinin onaylanmadığını ve yeni bir senaryo istendiğini bildirmişti... 2020'ler itibariyle dünyanın içine düştüğü büyük mali kriz ve MGM'in yeniden satışı sebebiyle şimdilik durmuş gibi gözüküyor...

Bir tetkikim daha nihâyete erdi. Başka yazımda görüşmek temennisi ile...