GORAJUN

Kuzeydoğuda yeryüzü kabarır sanki... Tepeler, yüce zirveli dağlara dönüşür; gri kabuklarındaki vadiler, derin yarıklarıyla kanyonlara evrilir.

Buralara giden kolay kolay geri gelmez. Hayat orada çok daha zordur, -eğer imkânsız değilse-

İşte bahsettiğim yere, kuzeydoğuya giden biri vardı zamanında. Aradığı bir dağdı. Varlık dağı. Dağ öyle yüksekti ki ucu bulutlara değiyordu. Kimi, dağın bulutu aştığını, cennete yükseldiğini söyler... Luka, bu dağa gitti işte. Oraya vardığında isteğine kavuşacağına inanıyordu. İstediği cenneti görmek değildi, bulutlara yükselmek ve ondan bir parçayı kutuya koymak istiyordu.

Yılanın zehrinden panzehir yaparmış gibi, ölü buluttan canlı bulut yapmaktı niyeti. Su veren, pembe-beyaz bir bulut…

Luka büyücüydü.

Yollara düşmüş tüm büyücülere...

-GORAJUN Önsöz

Her şeyde olduğu gibi yazında ve sanatta da, ‘ithal’ işler diyarıyız. Biçimselliğin, dişi algılandığı, gerçekleştirilen icraatların muhakkak tekele hükmedenlerin istedikleri-ürettikleri denli olması gerekliliği altında ezilen ‘yaratıcı’ , ekmek yiyebilmek için çareyi boyun eğmekte bulur. Biri, ayrımlı bir iş yaratmağa dursun, hemen aforoz edilir. En çok da, farkından vurulur bu yerde…

Tamamen dış alım ürünlerin cirit attığı dönemde, nevi şahsına münhasır dostlar, Yıldıray Çınar, Mahmud A. Asrar, Hakan Tacal, Çapa Çizgi Roman Grubu adıyla, değeri yıllandıkça daha fazla anlaşılacak, hâlis muhlis işler gerçekleştiriyorlardı. O seneler, henüz DC, Marvel için çalışmıyordu Yıldıray Çınar. Mahmud A. Asrar ile çizdikleri ve mesleği hakkını fazlasıyla veren yazarlardan Hakan Tacal’ın yazdığı İman Ltd. isimli aksiyon-bilim kurgu türünde çizgi serinin ilk macerası ‘Cennetteki Sonsuz Hayat’  2005’te, yayım yaşamına 2004 Ekim’i itibariyle başlayan ve hem çizgi roman üzerine güncellikler içeren, hem çizgi öykülere yer veren Rodeo Strip’in, ilk altı sayısında yayımlandı(Strip dergisi 2003’te, sinema dergisi Altyazı'nın, 16 sayfalık eki olarak doğmuştu. Mithat Alam Film Merkezi ile müşterek çalışarak bu eki yaratan Rodeo Yayıncılık'tan Murat Mıhçıoğlu daha sonra, bu kez başına Rodeo ekleyerek, özgün yayım yaşamını başlatmıştır). Çapa çizer-yazar topluluğun imâlatı çizgi seri, Dünya temsili ‘Mor Bulut Gezegeni’ isimli bir arzda geçmektedir. Rodeo Strip dergisi ilk altı sayısında şu giriş metni ile yayımlanmıştır:
"Gemide birçok farklı hayat var olma savaşı veriyor. Buraya hala gemi diyorlar ama ortada yıkılmış bir yerleşim alanı ve dağılmış bir uzay gemisinden başka bir şey yok. Hemen bir kilometre üstlerinde asılı kalmış mor bir ölüm bulutu bu sefil coğrafyada bir arada ve birbirleri ile hayatta kalmaya çalışan bütün o garip yaratıklara ve gruplara meskenlik eden yıkıntıları bir yorgan gibi örtüyor. Değişime uğramışlar, hilkat garibeleri, eski bir savaştan kalma askerler, yamyam insan klanları... Ve hepsine hizmet veren bir dükkân; İMAN Limited."

Olası bir atide gerçekleşen küresel bir kıyametle tüm yeryüzü harap olarak, yaşanmaz hâle gelmiştir. Arzın göğü kesif koyu bulutlarla kalıcı biçimde kaplanmış olduğundan, yüzey nicedir gün yüzü görmemektedir. Hâliyle, alabildiğine zehirli ve çorak düzlüklerden ibaret, gezegenin bir bölgesinde, muazzam kalınlık ve uzunlukta beton sütunlarla, bulutlar ötesine yükselen devâsa enlikte bir düzlemde, elit koşullarda varoluş süren Işıkşehri sakinleri için olağan ötesi gelişmişlikte yaşam, yeryüzünün evvelki hâlini aratmamaktadır. Gıda, giyim, özdevinir-android’ler, kısmen yapay kişiler-cyborg, akla gelecek her şey yapay, yalnız güneş hakikidir. Bâki güneşli günlerden kentimizden, yüzlerce metre aşağılara inildikçe, ortam giderek kararmaktadır. Peki, her şey nasıl bu hâle gelmiştir? Gezegen henüz yaşanabilir yerken, ‘uygarlık’ adıyla gelişim uğraşları evvelâ yüzeyde başlayarak, dev yerleşim yerleri kurulmuştur. Bu yerlerin kalıntılarında artık mutantlar, cyborglar savaşıp, yaşamaktadırlar. Ancak yaşanan küresel yıkımla oluşmağa başlayan kalıcı mor buluta karşı insanlar, üç ayrımlı çözüme meyletmişler. Durumun geçiciliğine inananlar, sığınaklara toplanırlarken, varsıl kesim, mor bulutlardan yükseklerde, muazzam bir yapılaşma kurmuşlar, dev kalanlar ise, uzay gemileri ile yeni bir gezegen arayışına girişmişlerdir. Birbirlerinden kopuk geçirdikleri uzun zamanlar nihayetinde aralarındaki tarihi bağ, kültür bilinç, toplumsallaşma yetisi yitmiştir…

Çorak düzlüklerde hayatta kalan son topluluklar, sığınaklarda yaşadıkları rivâyet edilen aç, kimsesiz insanlarla, onları avlayıp, yiyen mutantlar, ölümüne gasp eden haydutlara karşı yokluk içinde amansız var oluş mücadelesi sürmektedir. Burada, herkes kötü değildir elbet. Âdem adlı maymunsu mutant tarafından yönetilen İman Limited isimli bir dükkânda, her yerden toplanan mallar biriktirilip, satılır. Eş zamanda, aciz kimselerin de yardımlarına yetişilir… Mutantlar, yamyamlar ve eski küresel savaştan kalma cyborgların ağırlığını oluşturduğu, esas kıyametin sonrasında yaşandığı bir ortamdır aşağılar…

Kalıcı mor bulut kesifiyle yüzeyden sertçe ayrılan yukarılarda ise, kendinden bihaber halk, refah içinde bir tür tekno-demokrasi ile yönetilmektedir. Genel nüfusun çalışmak zorunda olmadığı düzende tüm işler, makineler ve robotlar tarafından yapılmaktadır. Böylelikle sorumluluklardan arınan kent sakinleri, anlık eğleşmeler, sanal gerçeklikler, bol cinsellik, yığınla yararsız yönelimle genel pervasızlık içinde, yaşadıklarını dahi hissedememektedirler. Yönetim ise, milletin yediği, içtiği kapsül yemekler üstüne marmelatlı tatlı olsun diye, ‘kahraman’ sıfatıyla allayıp, pudraladıkları, genetiğiyle oynanmış Pırılkız isimli emsal sunulmuştur. Şirin bir imge Pırılkız’ımız oradan, oraya uçarak, hemen herkesin -kiminin sadisttik- abuk gereksinimlerine hizmet etmektedir. Yanına birde, yardımcı ama kendisinden daha çok fark yaratan Işıltı adında beyaz bir süs köpeği verilmiştir. Beraber, tüm kenti dolanıp durur, birbirinden alık yurttaşların gereksinimlerine yetişirler… Işıkşehri, biyoloji, mekanik ve yazılım alanlarında gelişmiş olmasına karşın,  astronomi, tarih, silâh yapımı gibi üretim kollarında herhangi gelişme göstermemiştir…

Pırıl Kız, ilk iş gününde Dünya’yı, çiftleşme alanı olarak gören uzaylıların istilâsına tanık olur. Aşağılarda ise, Terry isimli bir kız cennetin, yukarda olduğuna inanmakta, olağan biçimde oraya ulaşmanın yolunu aramaktadır. Bu doğrultuda yolu, mutantlar ile kesişir. O ân ardından ilk zuhur gerçekleşir. İman Ltd çalışanlarından K.Y. kızı, hilkat garibelerinden kurtarır. Pırılkız, uzaylılarla mücadelesinde aşağı düşer ve esas hikâye başlar…

ALBÜM

2005’ten, 2011’e değin yayımlanan maceralar, GORAJUN adında tek albümde toplandı. Toplama sunumlarda olduğu üzere, farklı kapak görselleri ve ana hikâyeyi destekleyen yan anlatılarla beraber 2011’de yayımlandı. Yan anlatılar arasında, bilhassa sığınaktaki insanların hikâyesi, boşlukları öz biçimde dolduruyor. Ana hikâyede, mor bulut altında, aşağılarda geçen kısımlar soluk turuncu, kahve ve siyah tonlarında değişirken, yukarda Işıkşehir, kızıl ile beyaz tonları hâkimiyetinde betimlenmiş. Genel olarak karakter ve mekân tasarımlarında, siberpunk teması çok başarılı ölçütte işlenmiş. Bilhassa K. Y. ve dostları, mutantlar, cyborglar, tematik açıdan tam temsili tasarıma sahip olarak tadından yenmez keyif sunuyorlar. Öyle ki, koyu tonların başatlığı, aşağı dünyanın karanlık bağlamına ansızın çekiyor sizi…

PIRILKIZ
Pırılkız’ı, özgün kostümünün tam oturduğu dişi hatları- dolgun kırmızı dudakları-bel kavisi-ince uzun parmaklarında uzun tırnakları vs. tüm tasarımı, karakter metinleri olsun, tüm nitelikleriyle özgün bulduğumu belirtmek isterim.  Mini eteği altında aralarla görünen seksi iç çamaşırı, bir yere değin kibri ardında, özünde barınan Anadolu Türk kızı tavırları, çağdaş Türk çizgi romancılığı doruğu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Aşağılarda çorak dünyanın, mutantları, cyborgları çizgisellik ayrımları çok karakteristik. Bu da, kalemine sağlık, Hakan Tacal’ın metinlerini, çizimlerle bütünleştiriyor. Özetle, çizimler muazzam! Öyle ki, dünyaca ünlü çizgi roman dergileri DC COMICS ve MARVEL gibi kültürel kurumlarda çizen Yıldıray Çınar, ülkemizin medarı iftiharı…

Albüm kapağı, 120 gr. karton kapak, yüzey mat selefon; parlak olsa ve ön kapak alnında büyük harflerle yazan GORAJUN, gofre veya lokasyon lak olsa iyi imiş… Kâğıt cinsi mat kuşe; dispersiyon atsalar çok iyi olurmuş… Bundan gayrı eksiklik gördüğüm bir husus bulunmamaktadır. Genç, ihtiyar tüm çizgi roman hayranlarına, ben resimli roman sevmiyorum diyenlere gururla öneriyorum! Asla pişman olmazsınız; zira hikâye yazanlar için açık ara esin olabilir…

Son olarak, Çapa Çizgi Roman Grubu ve bizleri nadide yapıtlarla yüzleştiren Hoz Comics’e, minnetimi borç bilirim…
PIRILKIZ HAZ


PIRILKIZ TANRIÇA

ALTERNATİF KAPAK

PIRILKIZ, AŞAĞI DÜNYA'YA DÜŞÜYOR

PIRILKIZ MODA İKONU

PIRILKIZ ile IŞILTI

PIRILKIZ ile IŞILTI TATİLDE