YÜREĞİN SESİ
1989 tarihli, Aoi Hiiragi’nin yazdığı
eş isimli manga, 1990’lar ilk yarısında, Japon anime film yönetmeni Hayao
Miyazaki tarafından senaryolaştırılarak, kendisinin anime film şirketi Stüdyo
Ghibli çatısında, Yoshifumi Kondō’nun yönettiği, Whisper of the Heart - Mimi o
Sumaseba(Latinize Japoncası) 1995’te
gösterime girdi. Tam Türkçe’si, ‘Yüreğin Sesi’ olan ancak adı, dilimize
‘Yüreğinin Sesi’ olarak çevrilen film, Shōjo –Japonca, genç kız yahut küçük kız
mânâsında- Nerdeyse tüm Miyazaki filmlerinde görüldüğü üzere büyüme çağında bir
ergenin iç dünyasına odaklanıyor… Kendisinden çok güzel şeyler beklenirken, 21
Ocak 1998’te, ‘anevrizma’ rahatsızlığından 47 yaşında ölen yönetmen Yoshifumi
Kondō, o dönem, Stüdyo Ghibli bünyesinde, Miyazaki ve Isao Takahata haricinde
yönetmenlik yapmış tek isimdi. Kiki's Delivery Service, Only Yesterday ve
Princess Mononoke filmlerinde animasyon yönetmeni olarak çalıştı. Birbirinden
güzel animelerin yapımlarına, büyük katkı sağlayan Kondō, herkesçe,
Miyazaki’nin halefi olarak görülüyordu… 1995’te gösterime giren ‘Yüreğinin
Sesi’ , yakın geçmişin izlerini taşıyan, yeni yüz yıla uzanan durağan döneminin,
fırtına öncesi sessizliği idi…

Yaz
ortası, kişiyi canından bezdiren inanılmaz sıcaklar yaşanmaktadır. Bu durumdan
mustaripler arasında Shizuku Tsukishima, Tokyo’da, ailesi ile küçük bir dairede
yaşayan, on dört yaşında ortaokul öğrencisi bir kızdır. Yaşının da verdiği
yönelimle, kimlik arayışı içindedir. Yaşıtları, gidecekleri liseyi, üniversiteyi
odaklanmış, ihtiyatla ders çalışırlarken o, kendisini ifade ettiğini düşündüğü,
yetenekli olduğu ve sevdiği mesleği yapmağa, yaratıcı yazarlığa meraklıdır. Bir
akşam, kütüphane yetkilisi babasının çalıştığı yerden aldığı bir kitabı
okurken, en son sayfada bulunan ve o zamana değin o kitabı okuyanların
adlarının yazılı olduğu bir kart bulur. Orada yazan bir isim dikkatini çeler; Seiji
Amasawa. Bu adı, evvelce okuduğu kitapların kütüphane kartlarında da görmüştür.
Buna epey şaşırır…

Yaz
tatilinde okula uğramağı, arkadaşlarıyla görüşmeği sürdüren Shizuku, yine böyle
bir gün, okulda, kız arkadaşıyla bahçede, defterine yazdığı bir şarkıyı
söylerlerken, zamanı unutmuşlardır. Birden kalkarlar… Sonra Shizuku, defterini
orada unuttuğunu anımsar. Geri döndüğünde, orada defterini okuyan bir oğlan
görür. Kendisinin, Seiji Amasawa olduğundan bihaberdir. Çocuk, ona yazısıyla alâkalı
yorumda bulunur ve gider. Oğlanın tavrını ukalâca bulan Shizuku, hışımla evi
yolunu tutar…

Başka gün Shizuku, kütüphane de çalışan babasına öğle
yemeğini götürürken, trene biner. Orda tuhaf bir kediyle karşılaşır. Kirli
beyaz, tosuncuk kedi, zıplayarak koltuğa, yanına çıkar. Shizuku, ona
gülümseyerek bakar; ancak kedi pervasızca önünü izler. Shizuku, ne ukalâ bir
kedi, diye içerlenir. Tren yavaşlar ve durur. Kedi önden iner. Shizuku, tuhaf
hareketleri olan bu kedinin peşine takılır. Birkaç metre önde ilerleyen kedi,
sokakları, ara yolları geçer… Banliyö tipi evlerin bulunduğu bir sokakta,
başkalarının evleri duvarları, kapısı üzerinde, kendini beğenmiş edâ ile
yürüyerek, hanelerden birinin köpeğini çıldırtır. Durumu gören Shizuku’nun
hayreti katlanır. Kedi gide gide bir antikacı dükkânına girer. Meraklı kızımız
da, kediciğin peşinden mekâna girer…
İçerisi, efsunlu bir yalınlıkta, saatin tik takları
hariç sükûn bir bağlamdır. Parlak taşlardan heykelcikler, bazı nesneler ve
ilerde, masada duran bir heykelcik ilgisini çeker. Ortalama bir metre boyunda, iki
ayağı üzerinde dik duran, gri, kumaş bir takım içinde, fötr şapkalı ve bastonlu
görgülü-centilmen, insan tasviri bir kedi heykelidir. İçerden ihtiyar bir adam
çıkagelir ve konuşmağa başlarlar. Adamın adı, Shir Nishi’dir. Kıza, onardığı
bir saatin, yalnız on ikiyi vurduğunda beliren niteliğini gösterir. Rakamlar
yerinde açılan bölmede, mekanik aksamla devinen tek boyutlu maketler belirir. Periler
ecesi sevgilisi ile yalnız o zaman bir dakikalığına görüşebilen bir cücenin
mini öyküsü görselliğidir… Shizuku’nun ilgisi daha da katmerlenir bu yad yere.
Kedi heykelciğin ûnvanı, Baron’dur. O esna hatırına, babasına götürmesi gereken
yemek gelir ve ihtiyar Shir’e teşekkür ederek, dükkândan fırlar…
Kediyi takip ederken, saptığı yollardan, ara
sokaklardan koşturarak, kütüphaneye gelir. Tam girecekken birinin, adını
haykırdığını işitir. Seiji Amasawa bisikleti ile ona yaklaşır. Dibinde durur. O
kedi de, arkasında ki bölmeye oturmuştur. Ciddi gözlerle Shizuku’yu süzer.
Oğlan, paketini dükkânda unuttuğunu söyleyerek, karton çantayı kıza uzatır.
Alaycı üslûpla, daha dikkatli olmasını öğütleyerek, yanından ayrılır. Kedi de,
tip tip bakmağı sürdürür. Oğlan ıraklaşırken, o gün sabah okul bahçesinde kız
kıza mırıldandıkları şarkıyı yüksek sesle söyler. Bu durum, Shizuku’yu çok
öfkelendirir; ardından hiddetle haykırır…
Bir
süre sonra, okul yeniden başladığında, Shizuku'nun arkadaşı Yūko, sınıflarından
bir çocuğa âşık olur. Oğlana mektup yollar. Ancak çocuk, onu sevmediğinden
reddeder. Zira Shizuku’ya âşıktır. Ona açılır; fakat Shizuku, onu reddeder. O
da, antika dükkânı sahibi ihtiyar Shir’in torunu, Seiji Amasawa’ya âşıktır. Keman
yapımı ve çalımı üzerine olağan ötesi kabiliyetli olan Seiji, antikacı arka
taraflarında evin bodrum katında büyükbabasının tamir atölyesinde, çalgı yapımı
ve çalımı hususlarında kendini geliştirmektedir. Shizuku gibi sevdiği meslekte
ustalaşmak ve onu icra etmek isteyen Seiji’nin, kız ile çok müşterek noktaları
vardır. Bu yönelimleri, Shizuku’nun, dükkânı başka ziyaretinde kesişir. Seiji
çalar, Shizuku söyler. Esasen birbirlerinden pek ayrımlı olmadıklarını anlamağa
başlarlar. Seiji, Shizuku'nun yeteneklerine hayran olduğunu, bu sebeple onun
okuduğu kitapları, kasten ona sezdirmek için okuduğunu itiraf eder.
Günler
geçer… Seiji, dünyaca ünlü usta bir keman yapımcısı yanında kısa mühlet çalışması
için İtalya’ya davet edilir. Onun, hayali peşinden gitmesinden ilham alan
Shizuku, onun iki aylık yokluğunda kendini, ciddi ölçütte yazmağa verir.
Dükkânı bir ziyaretinde, ihtiyar Nishi’ye, Baron’u içeren bir hikâye yazmayı düşündüğünü
söyler. Bu doğrultuda Nishi’nin rızasını ister. Nishi, hikâyesini ilk okuyan
olması karşılığı müsaade eder.
Shizuku,
hikâyesi başkişisini, kayıp aşkını arayan necip beyefendi olarak Baron yapar.
Trende gördüğü ve antikacıya değin takip ettiği kibirli kedi Muta’yı da, düşman(Antagonist) olarak tasarladığı fantastik bir hikâye
yazar… Bu arada derslerini iyice boşlar. Sabaha değin yazdığından, derslerde
uyuklar; ödevlerini yapmaz ve notları düşük gelir. Hâlinden endişelenen ailesiyle
notları ve geleceği hakkında tartışma yaşar. En hassas döneminden geçmenin de
tesiriyle asabileşen Shizuku, giderek içe kapanır.
Nihâyet hikâyesini tamamlandığında, okul çıkışı
doğruca antikacıya gider ve metnini, Nishi’ye teslim eder. Sonra içeri geçer ve
yalnızlaşır. O esna Nishi, öyküsünü okur… Bitirince, Shizuku yanına gelir ve
oldukça ayrımlı bulduğunu, yine de kendisini daha geliştirmesi gerektiğini
belirtir. Sihuzuku dayanamaz ve gözyaşlarına boğulur. Uzun zamandır
biriktirdiği gerilimi boşalttığından, rahatlar. Kendisini teselli eden Nishi,
ona, Baron’un gerçek hikâyesini anlatır.
Gençliğinde,
Almanya'da okurken, ilk aşkı, Louise adında bir kadınla tanışmıştır. Nishi, Baron
ile kadın arkadaşı ikiz heykelciklerini, bir kafede keşfettiğini, ancak kadın
onarım için uzaktayken, dükkân sahibi, Nishi'nin, Baron'u satın almasına,
Louise ile yeniden bir araya gelirlerse, izin verecekti. Ancak iki sevgili ve
kedi heykelleri 2.Dünya Savaşı sırasında ayrıldılar… Shizuku, hikâyeyi
işittikten sonra, yazmak hususunda daha fazla şey öğrenmesi gerektiğine ve liseye
gitmek istediğine karar verir. İhtiyar ile yemek yerler. Akşam, kendinden emince
evine dönerken, geçtiği sokakta ilerde kedi Muta’yı görür. Bir kız çocuğu, ona,
Muta diye hitap eder. Böylece bu gizemli kedinin adını öğrenmiş olur.
Eve gelince Shizuku, annesine, liseye giriş sınavları
için çalışmaya devam edeceğini duyurur. Sabaha karşı dışarda bir ses duyarak uyanır.
Bir gün evvel geri dönen Seiji'yi, bisikletle dışarıda görür. Shizuku’yu aşağı
çağırır. Kız coşkuyla yanına iner… Beraber, güçlükle yokuşu çıkarlarken,
Shizuku, bisikleti arkadan iter. Seiji, onu, yüksek bir noktaya götürür. Burada,
gün doğumunu izlerler. Seiji, Shizuku'ya aşkını ilan eder ve gelecekte
kendisiyle evlenmesini ister; çok şaşıran Shizuku, teklifini ongunca kabul
eder.
Yüreğinin Sesi, Aoi Hiiragi tarafından oluşturulan manga Mimi
o Sumaseba'ya dayanmaktadır. Manga, Shueisha'nın, shōjo manga dergisi Ribon'da
Ağustos ve Kasım 1989 arasında yayımlanmıştır. Aynı yazarın Mimi o Sumaseba:
Shiawase na Jikan adlı ikinci mangası, Ağustos 1995'te yayımlanmıştır. Her iki
ciltte, nihai olarak 20 Şubat 1996'da tek cilt hâlinde yayımlanmıştır…
Dolby
Digital ilk Japon filmi olan Whisper of the Heart, temelde büyüme çağında bir
kızın sıkıntılarına odaklıysa da, sonradan, simgesel bir karakterin -Baron-
yaşam öyküsünü odak seçerek, ana karakteri, çevrelendiği olaylar ile kişiler
üzerinden ruhsal süreçten geçiriyor. Film boyunca Shizuku, Bay Nishi'nin antika
dükkânında keşfettiği Baron adlı kedi heykelciğin etrafında dönen bir fantastik
roman üzerinde çalışıyor. Eş biçimde Studio Ghibli 2002’de, Hiroyuki Morita'nın
yönettiği, yine Baron’un ve başıboş kedi Muta'nın yer aldıkları The Cat Returns
adlı bir yan öykü(spin-off) üretti. Sekiz sene sonra, 2010 yapımı The Secret World of
Arrietty – Aşırıcılar animesinde, Muta, karga, Baron ve Toto yeniden bir araya
gelirler…
Shizuku’nun
büyüme sıkıntısı, bir mânâda geleneksel Japonya’nın, yakın ve kadim geçmişi
yaralarını sarması-uygarlaşması doğrultusunda yüzleştiği sorunlarıdır.
Dokunsalar, ağlayacak kız çocuğunun fantastik imgelemi, Japonya’nın arkaik
kültürü yansımasıdır. Zira Shizuku, nihâyetinde daha iyi yazar olabilmek için
eğitimin gerekli olduğuna kanaat getirir. Herkesten daha üstün olmanın yegâne yöntemi
daha fazla şey bilerek, uygulamaktır…
Shizuku’nun, hikâyesinde, Baron ile bulutlar üzerinde
uçtukları sekansta, ilerde gökte birbirine paralel gök adalar-Laputa’lar
görülür. Film başlarında Shizuku, kütüphanede okumak için yeni kitap aranırken,
raflardan birinde, sırtında ‘Totoro’ yazan bir kitap görülür; Miyazaki'nin
evvelki filmlerinden Komşum Totoro (1988)’ya göndermedir. Shizuku’nun
antikacıya ilk gidişinde, Nishi’nin onardığı saat, gösterirken, mekanik
cücelerin bulunduğu sarkaçta saat yüzeyinde ‘Porco Rosso’ yazılıdır; bu,
Miyazaki'nin, Kırmızı Kanatlar (1992) animesine atıftır. Ayrıca film içinde
filmi tanıtan reklam panosu bulunur. Kapanış yazı akarken, Shizuku ve Seiji
ekranın üst kısmında, Seiji'nin bisikletiyle köprüden geçerlerken görülürler.
Onların bir müddet ardından Yuko, köprüde Sugimura ile karşılaşır ve beraber
yürürler…

Shizuku’nun
hikâyesinde geçen Baron ile uçuş sekansında, bulutlar ve uçan adalar-Laputa,
oluşan arka resim, Naohisa Inoue adlı sanatçı tarafından tasarlanmış. Kendisi emekli
bir lise sanat öğretmeniymiş. Büyük bir Miyazaki hayranı olduğundan, sergisini
açınca, Miyazaki'ye davetiye göndermiş. Miyazaki, incelikli hayranını
kırmayarak sergiye gelmiş ve bir tablo satın almış. Resim, Stüdyo Ghibli'de, kafeterya
duvarında asılı imiş. Tablo, filmde fantastik sekansa büsbütün benziyor.
Miyazaki, ona, sonraki filmlerinde çalışmayı teklif etmiş. Inoue, Yüreğinin
Sesi animesinde, eş zamanda seslendirme sanatçısı olarak da çalışması yanında,
Bay Nishi'nin arkadaşlarından, uzun olanını tasarlamış…2020
sonuna doğru Sony Pictures Entertainment, gerçek oyuncularla 1995 tarihli
Yüreğinin Sesi evvelini konu edinen bir önceleme-prequel film çekti. Filmde,
Shizuku’nun ilkokul zamanları, Seiji ile tanışmalarından evveli anlatıldı.
Shizuku rolünde, Nana Seino; Seiji rolünde Tori Matsuzaka yer aldılar. Yönetmenliğini
Yūichirō Hirakawa yaptı…
Film
başında çalan, Take Me Home, Country Road,
Olivia Newton-John tarafından seslendirildi. Shizuku'nun, film boyu ve sonunda
söylediği Japoncası, Shizuku'nun seslendirme sanatçısı Yoko Honna tarafından
seslendirildi.
Shizuku'nun
yaşadığı kasaba, Batı Tokyo'da, Tama Tepeleri'nde yüksek bir kasaba olan
Seiseki Sakuragaoka'dan modellenmiş.