GÖK ADA LAPUTA
İrlandalı
yazar Jonathan Swift'in, 1726 yılında tamamladığı alegorik nitelikte romanı Gulliver'in
Gezileri’nde geçen Balnibarbi Adası Krallığı’nı bilmeyen yoktur. Ada semâlarında
havada gezinen muazzam uçan ada Laputa, tuhaf bir düş diyardır. Çapı, yedi bin
sekiz yüz otuz yedi yarda; kalınlığı, üç yüz yarda; yüz ölçümü dört bin hektar
olan iki yüz yarda derinliğinde, dairesel bir yapay adadır. İnsan yapımı ada,
minerallerce zengin toprak katmanından oluşur. Alt katmanlara doğru niteliği
katılaşarak, adamant-çok sert bir bütünlüğe bürünür. Ada, özeğe doğru
çukurlaşarak, kubbemsi biçim alır… Havada oradan, oraya süzülen mekanik
teknoloji ürünü devâsa yapı özeğinde çapı elli yarda olan bir kanyon bulunur.
Buradan aydınlatılmış tünellerle, ‘Astronomlar Mağarası’ denilen enli kubbeye
inilir. Burada, pek çok astronomi âleti yanında çok ilginç bir düzenek yer
alır. Bu dizge, adanın havada asılı kalmasını; alçalıp, yükselmesini ve belli
mesafeye değin yolculuk edebilmesini sağlar. Dokumacı tezgâhını andıran, altı
yarda uzunlukta muazzam bir mıknatıs taşı da bulunur bu ilginç ortamda.
Mıknatıs ortasından geçerek, onu devindiren, güçsüz birinin bile kolayca
çevirebileceği ayarda aşırı dayanıklı bir adamant dingil ile desteklidir.
Mıknatıs, ortası boş bir adamant silindirle çevrelenmiştir. Ortasında, dingil
uçlarının yerleştirildikleri, dönebilen on iki inç derinliğinde yiv vardır. Taş
herhangi güçle kıpırdatılamaz. Zira silindir ve ayaklar, ada kayası adamant ile
bütündür. Ucu aşağı yahut yukarı çekilen mıknatıs taşı sayesinde ada, yukarda
değindiğim üzere yükseltilip, alçaltılır; bir yerde, başka yere taşınır…
Sakinleri ise, çok daha tuhaftırlar buranın. Laputalı erkekler, başları sağa ya
da sola bükük; bir gözleri aşağıda, diğeri yukarda; daima düşünceli, olağan
gereksinimlerini dahi yalnız başlarına gideremeyen seçici algıda bireylerdir.
Bu sebeple sevgili eşlerini de epey boşlamaktadırlar… Dört bölüm boyunca
döneminin siyasî ve toplum yapısını hicveden eser yazarın tek romanıdır. Bir
Miyazaki animesine ilham olmaması olası değildi elbet. Hayao Miyazaki
tarafından yazılan ve yönetilen, 1986 yapımı Laputa: Gökteki Kale, Miyazaki’nin
evvelki muazzam yapıntısı 1984 yapımı Rüzgârlı Vadi ardından kurulan Studio
Ghibli üretimi ilk filmdir. Jonathan Swift’in naçizane eserinin, Miyazaki’nin
hikâyesine tema oluşturduğu gibi, hem dönemi, hem de günümüze değin dünya
geneli ve Japon popüler kültürüne köklü biçimde tesir ederek, sinema, anime,
video oyun sektörü, roman, manga-çizgi roman alanlarında sayısız yönelime esin
olagelmiştir…

Hikâyemiz,
hemen her Miyazaki animesi misali göklerde başlıyor. Karanlık bir gizmen(ajan) Muska, yeniyetme yetim bir kız olan
güzel Sheeta’yı kaçırmıştır. Bulundukları zeplinde, odasında düşünceler
içindeyken bakındığı lombozdan az ötede bir hava aracı görür; bunlar, kaptan
Dola hâkimiyetinde hava korsanlarıdırlar. Sheeta’nın, mai billur kolyesi
peşindedirler. Zepline saldırırlar. Bunu fırsat belleyen Sheeta, hava aracı
dışına çıkarak, kaçmağa yeltenir. Onu fark eden kötü Muska, mani olmağa
uğraşır; o esna Sheeta dengesini yitirerek, yüzlerce metreden aşağı düşer.
Fakat mai billur kolye, kızı koruyarak, düşüşünü ağırlaştırır. Onun ağır çekim
düşüşü görüntüleriyle, açılış tanıtımı akmağa başlar…

Kızımız,
küçük bir maden kasabasına doğru alçalır. Burada, kendi gibi yetim, Pazu adında
mert bir oğlan tarafından havada yavaşça süzülürken, yakalanır. Kimsesiz Pazu,
bir demircinin çırağıdır. Çocuk, onu iyileşmek üzere evine götürür. Tan vakti
gözlerini aralayınca, sıcak bir yatakta olduğunu anlar. Az sakar Pazu ile
tanışır. Sheeta, Pazu’nun evinde duvarda asılı büyük bir fotoğrafa bakar. Pazu,
görüntüyü, maceracı babasının çektiğini anlatır. Fotoğrafta belli belirsiz seçilen
Laputa adında, havada ilerleyen gizemli bir ülkeden bahseder. Sheeta,
şaşırmamış tuhaf bir ilgiyle onu işitir… Pazu, kıza yardımcı olmağa uğraşırken,
Dola denilen kadın korsan ve adamları, peşlerindedirler. Eş zamanda Muska ve
askerleri de, onları aramaktadırlar. Dola ve adamları, Pazu’nun evini basarlar.
Pazu, kızı alarak kaçar. Kasabaya gelirler; Pazu’nun, demirci ustasına
sığınırlar. Dola ve adamları, peşlerinden oraya gelirler. Halk toplanır. Korsanlar,
Pazu’nun ustasıyla kapışırlarken, Pazu ile Sheeta yeniden kaçarlar. Dola ve
adamları, yine peşlerine düşerler. Eş zamanda Muska'nın askerleri tarafından da
takip edilirler. Komik kovalamaca nihâyetinde ikili, terk edilmiş eski bir
madene düşer.
Burada, yanlarında az yiyecek, tost ekmeği, elma ile karınlarını doyururlar…
Karşılarına ihtiyar bir adam çıkar. Onları, yeraltı cini sanır; korkar.
Hikâyelerini işitince, onlara sevgiyle yaklaşır. Sheeta'nın tılsımlı taşını
fark edince, hikōseki(kaldırma taşı) billurundan yapıldığını açılımlar. Bu erk, Laputa’yı havada
tutmağa yarayan gizemli bir araçtır… Sheeta, madenlerden çıktıktan sonra
Pazu'ya, tam adının Lucita Toel Ur Laputa olduğunu söyler. Laputan kraliyet
soyundan prensestir…
Muska
en sonunda onları yakalamağı başarır. Sheeta hapsedildiği kulede, biçare
düşünürken, Muska gelir ve onu götürür. Sheeta'ya, kapalı olan bir Laputa
robotunu gösterir. Kendisinin de, esasen Laputan kraliyet soyundan gelme
olduğunu belirterek, gizli adından söz eder. Sheeta'yı işbirliğine ikna etmek
için Pazu'yu öldürmekle tehdit eder. Sheeta, Pazu’yu görmek ister. Ona, can
güvenliği için gitmesini söyler. Muska ise, Pazu’ya bildiklerini, Laputa'yı
unutması için para teklif eder.
Hüsrana
uğrayan Pazu bitap hâlde evine döner. Orda, Dola ve oğulları tarafından pusuya
düşürülür. Pazu, onlara, olanları anlatınca, billuru almak üzere prensessin
alıkonulduğu yere doğru yola çıkmağa hazırlanırlar. Sheeta’yı kurtarmak isteyen
Pazu’nun, kendilerine katılmasına müsaade ederler…
Kalede,
Laputa’ya doğru yola çıkma hazırlıkları sürerken, Sheeta, Latince tılsımlı
sözlerden(apotropaik) bir mısra
okur; farkında olmadan mahzende uyuyan robotu harekete geçirir. Kaleyi koruyan
askerlerle savaşan özdevinir-robot orayı yerle bir eder. Muska muskayı-billur
kolye, alır. Korsanlarla oraya gelen Pazu, Sheeta’yı kurtarır; kız da, Dola ve
çetesine katılır…
Pazu
ile Sheeta, korsanlar nezaretinde, Dola’nın zeplini, Tiger Moth(Kaplan
Güvesi) hava aracına dönerler. Muska
ise, muazzam hava aracı Goliath’ta, Laputa'yı bulmak için Sheeta'nın muskasının
belirttiği talimatları izleyerek, yol almaktadır. Zeplinde Sheeta, aşçılığa
soyunmuş, aylardır birikmiş yığınla bulaşığı yıkar, nevi yemekler yapar. Dola,
Pazu'yu, ihtiyar kocası yanında makine dairesinde görevlendirir. Pazu, zeplinin
her yerini gezerek, arızalı yerleri onarır… Akşam, hep beraber harika bir
ziyafet çekerler…
Gece
gözetleme nöbeti sırası Pazu’dadır. Uykulu kalkar ve işi başına geçer. Sheeta
kalkar ve onun yanına gelir. Birlikte zeplin tepesinde kulede nöbet tutarlar.
Hava, rüzgârın da tesiriyle iyice soğumuştur. Pazu, kıza ceketini verir.
Sheeta, büyükannesinin, kendisine çocukken, pek çok büyü öğrettiğini anlatır…
Biraz Laputa’dan, biraz da, Dora’nın aslında kötü korsan olmadığından
konuşurlar… O esna Pazu, hemen altlarında bulutlara gizlenmiş Goliath adında
devâsa hava aracını fark eder.

Goliath
ile karşılaştıklarında, Dola, Pazu ile Sheeta'ya, gözetleme bölmesini, tabiî
hava aracı, büyük bir uçurtmaya nasıl çevireceklerini anlatır… Bunu başaran
ikili, daha da yükselir ve kasırga tesiriyle bir devâsa Kümülonimbus’un,
muazzam hava koridoruna çekilir. Koca hava burgacı, uçurtma sepetinde ikiliyi,
göğün ırak kısımlarına fırlatır. Fırtınadan çıktıklarında, Laputa’yı görürler…
Pazu, babasının fotoğrafında bulutları tanıyan Dola'ya, Laputa'yı bulduklarını
söyler ve fırtınaya doğru gitmelerinde ısrar eder. Kasırga, Goliath’ı
yavaşlatacaktır. Ancak, Goliath, Kaplan Güvesi'ne ateş açar; onu alevler içinde
düşürür. Bu ateş, Pazu ile Sheeta’nın bulundukları gözcü bölmesini, zepline
bağlayan çok uzun halatı koparır. Havada sürüklenmeğe başlarlar…

Gözlerini
araladıklarında, Laputa'ya indiklerini anlarlar. Ancak kenti harap olmuş
vaziyette bulurlar. Kaledekinin eşi olan büyük, başka özdevinir, yanlarına
gelir. Sheeta ile Pazu, onu takip ederlerken, çevreyi gezinirler. Nevi ağaçlar,
çiçeklerden yemyeşil bahçeleri, yüzler metre derinlikte ve uzunlukta kanalları,
uzun zaman evvel bozulmuş özdevinirleri gözlemlerler… O esna Muska ve askerler,
Dola ile korsanlarını yakalayıp, kenarda tutarlarken, çoktan iniş yatıkları gök
adanın hazinesini yağmalamaktadırlar.
Ordu
bununla oyalanırken, Muska ve adamları erekleri üzere Laputa ilmini içeren
büyük bir depo olan kent özeğine doğru sessizce ilerlerler. O esna önlerine
çıkan Sheeta’yı yakalarlar. Laputan Muska, açtığı gizli geçitten adamlarıyla
girerken, Sheeta’yı da beraberinde götürür…

Laputa’yı
havada tutan muazzam 'volusit' billurunu içeren Laputa özeğinde Muska,
kendisini, Laputan kraliyet soyu üyesi, Romuska Palo Ur Laputa olarak tanımlar.
Muazzam Laputan tekniğine iye olmak için Sheeta'nın kolye taşı, mai billuru
kullanarak, askerlere ihanet eder. Hepsini, açılan büyük geçitlerden binlerce
metre aşağı atar. Kalanlar, Goliath’a kaçarlarken, tüm özdevinirleri harekete
geçirerek, ordu üzerine gönderir. Bir yandan, Laputa’nın ölümcül kitle imha silâhını
devreye sokar. Özdevinirler, askerleri ev Goliath’ı yok ederlerken, Pazu, kent
kanalizasyonunda ilerleyerek, esir korsanların tutuldukları yere gelir. Başları
Dola’ya iplerini kesmeleri için bıçak verir. Kadın da, koynunda gizlediği tek
mermisi kalmış bir pompalı tüfeği ona verir…

Muska,
derin hiddetle Dünya’yı fethetmeye hazırlanmaktadır. Onun boşluğundan
yararlanan Sheeta, billur tılsımı alır ve kaçar. Muska, peşine düşer. Her yerde
kendisini arayan Pazu’nun, adını haykırışını işiten Sheeta, oğlanı bulur.
Aralarında çok kalın kaya duvar vardır. Ortada dar bir geçitten uzattığı
billuru, Pazu’ya verir. Fakat Muska, kızı bulur; onu Laputa taht odasında
köşeye sıkıştırır.
Sheeta,
Laputa halkının uzun zaman evvel gök adayı terk ettiğini, insanın gökte değil,
yerde yaşaması gerektiğini düşündüklerini anlatır… Muska bunu hiddetle
reddeder. Kızın şirin saç örgülerinden birine ateş ederek, koparır; billuru,
kendisine vermedikleri takdirde ikisini de öldüreceğini belirtir. İkili, ondan
az mühlet ister. Muska, onlara üç dakika verir. Sheeta, Pazu’ya bildiği
büyülerden, ‘Yıkım Büyüsü’nü söyler. Tılsımlı sözleri eş zamanlı
dillendirirler… Öyle muazzam erk doğar ki, Laputa sarsılmağa başlar. Muska kör
olur ev ölür. Tüm diyar dağılmağa başlar. Taşları, yeryüzüne yağar. Kargaşadan
kaçan Sheeta ile Pazu, korsanlarla beraber hava aracına binerek, giderler. Bir
müddet ardından, korsanlardan ayrılırlar. Pazu, beraber yeni bir yaşama
başlamak için Sheeta'yı, başta kendisine söz verdiği gibi evine doğru uçurur.
Akmağa
başlayan kapanış yazılarına eşlik eden tema şarkısı ile Laputa'nın kalıntıları,
özeğinde bulunan koca ‘Yaşam Ağacı’ köklerine gömülü billur(Volusit) tarafından korunarak, Dünya hava
yuvarından, uzaya sürüklenir…

Miyazaki,
adından yıllardır söz ettiren animesi hikâyesi için, hâli hazırda kült bir
edebiyat emsali ‘Gülliver’in Gezileri’ öykülerinden, Barnibalbi adasını yöneten
uçan ada Laputa’yı temel alan bir ana hikâye bağlamında, kendi yönettiği, 1978
yapımı, yirmi dört bölüm süren ‘Future Boy Conan’ anime dizisi baş kişileri,
Conan ile Lana’yı emsal alarak, Pazu ile Sheeta’yı tasarlamış. Buna ilâveten Muska
karakteri diyalogları üzerinden, incil ve Ramayana’dan alıntılar yaparak, batı
ve doğu uygarlıkları kültürlerini sentezleyen, tek dünya görüşü yaratmış. Eş
zamanda filmde yapıların dış mimarî tasarımları, ortaçağ yapı biçemi ile Gotik
üslûpta taş ve ahşap yapıları temel almış. Bu yapılaşmayı kısmen Galler maden
kasabasından esinlenmiş. Miyazaki, 1984'te Galler'e gitmiş. Orda, madencilerin
grevine yerinde tanık olmuş. Davalarını gütme biçimlerine hayran olmuş ve bu
toplulukların gücünü, animesine yansıtmak istemiş. Bu deneyim, Laputa’nın madenci
kasabası tasarımına ilham vermiş. Pazu’nun evi ve yakınlarda kasaba yapıları
buna örnektir. Ayrıca, Korsanların bindiği araçlar ve zeplin, ardıl Miyazaki
filmlerinde bilhassa uçaklarla, uçmakla alâkalı olanlarda gördüğümüz üzere
viktoryen esinleri –Retrofütüristik, Steampunk- taşımaktalar. Laputa mimarîsi,
ziggurat benzeri yapılar gibi eski Mısır ve Asur yüzey bezeme sanatını andıran
duvar resimleri işe Mezopotamya kenti Babil'e benzer yapı tasarıma sahiptir.
Film,
Disney’nin bir dizi bilinçaltı kültürel yaptırımlarına maruz kaldı. Meselâ, Dola çetesi erkeklerinin, Sheeta ile diyaloglarında,
korsanlardan birinin aşk ilanı İngilizce seslendirmede eklendi. Özgün Japonca
sunumunda gerçek diyalog Sheeta'ya sapıkça ilgiden ziyade, onlar başına gelen
bir kardeş-anne görünüşü olarak yansıttı…
Bir
Stüdyo Ghibli özgün tasarımı ‘Tilki Sincap’ , Laputa bahçesinde,
özdevinir-robotun omuzlarında ve kafasında sağa, sola koşuşturur. Ondan evvel
Tilki sincap, ilk olarak önceki Miyazaki filmi, Rüzgârlı Vadi'de (1984)
görünmüştü… Çok sonra, yirmi birinci yüzyılda, 2011 yapımı, Miyazaki halefi
görülen Makoto Shinkai’ın, Children Who Chase Lost Voices anime filminde
görüldü; lâkin orda ölür...
Hayao
Miyazaki röportajlarından birinde, "la puta" nın İspanyolca, fahişe
manâsında olduğunu bilmediğini belirtmiş. Özel ismi karşılayan Laputa terimini,
İspanyolca bir argo deyişe indirgemek ucuz aklın ürünü olsa gerek… Yine de,
ahlak damarı kabaran engizisyon ülkesi ve kültürel güdümünde Lâtin Amerika ülkeleri,
buna aşırı alınganlık göstermekle İspanyolca seslendirmede bu deyişi yok
etmişler. Miyazaki, Laputa'nın, İngilizce ve Japonca'da anlamsız olduğunu
söyleyerek, özür dilemişse de, anlaşılmamış.
Dünyanın
neresinde olursa olsun askerî tarihe ve silâh teknolojisine aşırı ilgi duyan
Miyazaki, Muska denetiminde askerlerin silâhları üniformaları, mekanik gereçler,
İkinci Dünya Savaşı, Alman tankları, askerleri üniforması, madalyaları ve el bombalarını
temel alarak tasarlamış. Webley tabanca, Muska ve adamlarının kullandıkları silâhlardır…
Film
için, 69.262 geleneksel ‘cels’ ve 381 renk kullanılmış…

Muska’nın
aşırı tehditkâr, sözlerini, incilden seçmesi pek manidar elbet. Militarist
oluşumlarla hâkimiyet yaratan, teknolojik üstünlükte gücünü, kökensel nefretle,
Dünya milletlerine kusan, misliyle kusmaya hazırlanan, kendilerini sahipler
bellemiş bir avuç elitin bitmek bilmez çıkarcı düşlerini anımsatmakta… Kendi
yağında kavrulan ulus toplumları, ihtilâl ile başa geçen dış destekli askerî
yönetimlerin ölümcül baskıları altında, ezilip, silikleşen halklar, yirmi birinci
yüzyıl zamanımızda, Laputa’nın ölümcül silâhlarını doğrudan karşılayan kitle
imha oyuncaklarıyla tehdit edilmekteler. Zira gün gelip de, film sonunda,
arzuladığı olağan ötesi büyük güce kavuşan Muska’nın-elitlerin, askerlere
gereksinmediği gibi orduların yerini Muska’nınkiler denli mekanik ordular
aldıklarında, Blade Runner 2049’da da görüldüğü üzere oturduğu yerde
tırnaklarını biçimlendirip, renklendirirken, elit fantezisine âlet ettiği kitle
imhalar, büsbütün olağanlaşacak…

Laputa,
barışa giden yolun, yaşama azmi-sevgi, öncül eyleminin de, silâhsızlanma olduğuna
dair olumlamalar ile nihâyete eriyor elbet. Lâkin hatırda hâlâ o sual duruyor;
Sözde, ölümcüllüğünden arınan Laputa’ya ne oldu? Her şeyi yaratan ve yaşatan
bitimsiz güç, Sevgi karşısında daima belirsizlik duracaktır.