İLK AŞK
Hemen hemen hepimizin unutamadığı ilk duygu
serüveni vardır. Zihnimizi uyuşturan, kanımızı ısıtan, her şeye karşı bitimsiz
şen duymamızı sağlayarak, bize kendimizi olmadığımızca mükemmel hissettiren, renk
harmanına bürüdüğü düşüncelerimizi yalınlaştıran, adı asla konulmayacak,
yaşamlarımızı telafisiz zararlarla, lüzumsuzca oyalayan ömürlük tecrübeler
karşısında anlık muazzam bir coşku olan sezi, genellikle yaşamın üç mahallinde
belirir: Çocukluk, İlk gençlik, İlk erişkinlik. Kuşkusuz en tesirlisi, ilk
gençlik evresidir. Çoğunluk, esas yarasını- deneyimini buradan alır. Hiçbir
şey, öyle dokunamaz varlığına. Yaşadıkları, onun rengârenk ışığı ardında mat
bir doku olur. Mazhar olanın, göz ardı etmemesi icap, lütuftur. Aksi hâlde,
seneler sonra onu, ömrüne erdirememişse, onlarca zamanda sükûnca derinleşerek,
bedensel olarak zayıf dönemde kendini vazıh eder. Siması değişmiştir yalnızca;
eksikliği aynıdır. Bu seçeneksiz hissin değerini bilememek, tek hakiki
yitiştir… Böylesi hafifleten, zamanla yükü ağırlaşan ve taşıyamayanları,
yokluğuyla daha fazla ezen duyguyu, hususu çerçevesinde üç alt öykü ile
açılımlayan, 2007 yapımı anime Saniyede Beş Santimetre, Japon Anime film
yönetmeni, Miyazaki halefi, asıl adı Makoto Niitsu(新津 誠) 9 Şubat 1973 Japonya, Nagano eyaleti doğumlu
Makoto Shinkai’ın, kanımca ‘S’ üçlemesi ilk filmidir.

Shinkai, henüz ilkokul çağında bir çocuk iken,
coşkuyla takipçisi olduğu manga, anime külliyatından beslenen yaratma güdüsüyle
giriştiği özengen çizimlerini zamanla geliştirir. En sevdiği başlıca anime film
yönetmenleri, Hayao Miyazaki, Mamoru Oshii, Hideaki Anno; en sevdiği anime filmler
ise, Laputa: Castle in the Sky, Nausicaä ve The Castle of Cagliostro, The End
of Evangelion, Patlabor 2. Vakti gelip, yüksekokul öğrenimine başladığında,
Tokyo’da bulunan Chuo Üniversitesi’nde, ‘Japon Edebiyatı’ üzerine tahsil
görmeğe başlar. Orda, üyesi olduğu ‘Çocuk Edebiyat Kulübü’ için resimli kitaplar
çizer. Mart 1996'da, Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, birkaç yıl
boyunca internet ve oyun grafik tasarımcılığı yapacağı, video oyunları üreten
bir şirket olan Falcom'da çalışmağa başlar.

Sıkı ve etkili iş çıkartan Shinkai o esnalar,
kariyerinde dönüm noktası olacak, çoğu filmin müziklerini yapan müzisyen Tenmon
ile tanışır. 1999'da, beş dakika süren, tek renkli kısa ve ilk animesi Kadın ve
Kedisi(She and Her Cat - Kanojo to Kanojo no Neko)’ni yapar. Ertesi sene düzenlenen 12. DoGA CG
Animasyon yarışmasında, ana ödül ile beraber pek çok alt kategori ödülünü kazanır.
Adını yalnız Japonya değil, Dünya öğrenir. Shinkai, Falcom için çalışmağı
sürdürürken, bu kez olağan zamanın ötesinde sıra dışı bir hikâye düşünmeğe
başlar. Bir uçağın kokpitinde, cep telefonunu tutan bir kız resmi çizerek, Voices
of a Distant Star(Uzaktaki Bir Yıldızın Sesleri) için ilk tasarımını yaratır.
Kimilerine göre sağlam bir tanıtım fikri olan bu görsel, günümüzde akıllı
telefon yazılımı üreten Manga Zoo adlı firmanın dikkatini çeker ve Shinkai ile
temasa geçer. Kendisine, çalışma akdi önererek düşüncesini, bir animeye
dönüştürmesi maksadıyla maddî destek sağlarlar. Bunun üzerine Shinkai, Mayıs
2001'de Falcom'da işinden ayrılır ve Voices of a Distant Star üzerinde
çalışmağa başlar. Yirmi beş dakikalık kısa anime, yedi aylık yapım mühleti nihâyetinde,
Şubat 2002’de ilk gösterimini yapar… Anime, Manga müdaviminin ardıl icraatı, konumuz
üzere Saniyede Beş Santimetre olur. 1998 yılında, Itochu Corporation, ASATSU(artık
ADK) ve diğer şirketler müşterekliği
CoMix Wave Inc. Adıyla faaliyet gösteren anime yapım şirketleri topluluğu
2007’de dağılır ve kuruluş, CoMix Wave Films adıyla bir başına faaliyet
göstermeğe başlar. Shinkai 2008'de, söz konumuz animesi Saniyede Beş
Santimetre’yi tamamlayışı ardından, bir müddet dinlenmeğe çekilir…
2009’da, sonraki animesi için vatanı Japonya'ya
döner. Aralık 2009'da, Children Who Chase Lost Voices filmi için iki tasarım
çalışması yayımlar. Shinkai, şimdiye değin yaptığı en uzun anime film olacağını
belirtir. Bu kez hikâye, macera, aksiyon temelli duygusal bir anlatı olacaktır.
Kasım 2010'da, fragman yayınlanır. İki saatlik film yarım ayıl ardından, 7
Mayıs 2011'de gösterime girer…
Sonraki filmi, orta metraj anime Kelimeler
Bahçesi(The Garden of Words), 31
Mayıs 2013'te yayınlanır…
Ve 26 Ağustos 2016'da, Makoto’nun doruğu olan,
Dünya’ya yine anime aşılayan yapımlardan, Your Name gösterime girer. En çok
izlenen animeler arasına girmeyi başararak, Japonya'da tüm zamanların en çok hasılat
yapan beşinci filmi olur ve tecimsel açıdan büyük başarı sağlar. Manga’sı en
çok okunan Manga’lar arasında en üst sırada yer alır. 2019’a gelindiğinde,
Miyazaki'nin, Ruhların Kaçışı(Spirited Away)’nı geride bırakarak, tüm zamanların en yüksek hasılat yapan anime
filmi olmayı başarır…
Shinkai'nin yeni çalışması, Seninle Bir İklim(Weathering
with You) 19 Temmuz 2019'da
Japonya'da gösterime girer…
Bölüm 1 Kiraz Çiçeği - Ōkashō - 桜 花 抄
90’lar başları, birbirinden renkli gençlik dergilerinin,
kitapçıların teşhir raflarını bezediği kasetçalarlı günler… Henüz ilkokul
çağında Takaki Tōno’nun Tokyo'da bulunan ilkokuluna, Akari Shinohara adında
şirin bir kız nakil olur. Takaki, kıza ilgi kesilir. Birkaç kez teneffüslerde
sınıfta yalnızlaştıklarında, muhabbet başlar ve ikisi de, aynı rahatsızlıktan
mustariptirler; bir tür mevsimsel alerjileri vardır. Bu sebeple teneffüslere
çıkmazlar. Kısa zaman içinde iyice kaynaşırlar. Benzer ilgi ve tutumları
nedeniyle birbirlerine yakın büyürler. Dostluklarını tuhafsayan sınıf
arkadaşları, ikiliyle alay ederler. Takaki, o güç günlerde Akari’ye ve
arkadaşlıklarına sahip çıkar. Öyle sıkı dost olurlar ki, Japonya'da derin
dostluğun göstergesi olarak, kişiye doğrudan adıyla hitap etme suretiyle anlaşırlar.
Okula beraber gidip, gelirler. Yürüyerek geçtikleri güzergâhlarda ânılar
edinirler. Birbirlerine, büyüdüklerinde bile beraber kiraz çiçeklerini izleme
sözü verirler. Zaman, kendini arattıracak ölçütte ivediyetle geçer…

1994 yılında, ikisi de, ilkokuldan mezun olur.
Artık önlerinde, derslerin, sorumlulukların kendini ciddiyetle hissettirmeğe
başlayacağı ortaokul süreci uzanmaktadır. Akari, ebeveynleri işleri nedeniyle
yakınlarda Tochigi eyaletine taşınır. Bu durumdan, Takaki’ye telefonda söz
ederken gözyaşlarını tutamaz. Zaman sessizce yitmektedir. İkili, uzun müddet
mektuplaşırlar. Bu yazılarda Akari, Takaki’ye, yaşadığı çevreden bahseder. O
zamanlar teknik olanaklar henüz şimdikince gelişmediğinden yazışarak iletişim hâlinde
kalırlar. İki satır üstte değindiğim üzere zaman sükûn hızda ilerlemekte, ikisi
de serpilmekte, çocukluklarını geride bırakmaktadırlar. Mektupların zamanlaması
giderek uzar. Sonunda Akari’den mektup gelmez olur. Birbirlerinden kopmağa
başlarlar.

Takaki, ailesinin, ülkenin öte tarafında
Kagoshima'ya taşınacağını öğrendiğinde, Akari'yi son kez görmeğe, aslında
kendine itiraf etmeğe çekindiği gerekçe ile kızı görmeğe karar verir. Akari'ye
sunmak için duyguları itirafı mektup yazar. Ancak trenle, Tochigi vilâyetine
gitmek üzere istasyondayken ani bir rüzgâr, mektup zarfını elinden kaptığı gibi
ıraklara uçurur. Hiddetli bir tipi, trenini birkaç saat süreli olarak
geciktirir. Ama Akari, onu bekler. Takaki, geçte olsa istasyona varmağı
başardığında, orda gece geç saatlerde, Akari’nin hazırladığı yiyecekleri
yerler. Fırtına durmuştur. Gece berrak bir gecede yıldızları izleyerek büyük
bir ağacın altında ilk öpüşmelerini yaşarlar. Lüzumsuz kötümserlikle Takaki,
asla birlikte olmayacaklarını düşünür. Fırtına yeniden başlar. Geceyi geçirmek
için bir kulübe bulurlar. Geç saatlere değin konuştuktan sonra uykuya dalarlar.
Takaki, ertesi sabah istasyonundan trene biner ve öylece kızın yanından ayrılır.
Birbirlerine, mektuplaşma sözü verirler…

Bölüm 2 Uzay Adamı – Kosumonauto - コ ス モ ナ ウ ト
Yirminci yüzyılın son aylarıdır. Tanegashima’da
bir lisede son sınıf okuyan Takaki’nin günleri, kendi hâlinde geçmektedir.
Böyle bir gün sınıf arkadaşı Kanae Sumida’nın motoru bozulur. Kız, onu
ortaokulda tanıştıkları ilk günden beri sevmektedir. Fakat duygularını, ona
itiraf edecek fırsat yakalayamamıştır. Bu durum, onun için ele geçmez bir
zamanlamadır. Kanae’yi evine götüren Takaki, yol ona karşı ilgisizdir. Başı hep
önünde, telefonunda mesajlaşmaktadır.
Kanae, Takaki'nin her zaman birine elektronik posta
yazdığını, sanki çok ıraklarda birini özlermişçe ufka bakındığını gözlemler.
Aslında Takaki, kimseye elektronik posta göndermemekte, yazmayı bitirince, hepsini
silmektedir. Kanae, Takaki'ye, onu sevdiğini söylemeğe ilişkin başarısız
girişimi ardından, esasen başka bir şeye gereksindiğini anlamağa başlar. Yine
de, Takaki’yi sevmesine karşın, kendisine bir şey söylememeğe karar verir. Bu
vuruk ilk aşkı yüreğine gömer ve yoluna devam eder…
Bölüm 3 Saniyede 5 Santimetre - Byōsoku Go
Senchimētoru - 秒 速 5 セ ン チ メ ー ト ル
Yirmi birinci yüzyıldayız. Artık Tokyo’da
yaşayan Takaki, büyük bir kuruluşta yazılımcı olarak çalışmaktadır. Ancak çocukluğundaki
o günler ve ilkgençliğinde Akari ile geçirdikleri o gece, hatırından yitmemiştir.
Akari ise, başka bir adamla evlenmeğe hazırlanmaktadır. Takaki, yeni kız arkadaşının
aramalarını yanıtlamamakta, mesajlarına karşılık vermemektedir. Derin bunalımda
olan Takaki, işinden ayrılır. Keyfiyetsiz düğün hazırlıkları içinde Akari, eski
eşyalarının bulunduğu bir kutuyu incelerken, yıllar evvel Takaki için yazdığı
bir mektubu bulur. İkisi, uzduyum yaşayarak, son kez görüştükleri o geceyi
düşlerler; çocukken birbirlerine verdikleri, kiraz çiçeklerini beraber izleme
sözünü anımsarlar.

İşinden ayrıldığı için Tokyo’nun pahalılığında
barınamayan Takaki, oradan taşınır. Çocukken, Akari ile okula gidip, döndükleri
yolda yürür. O zamanlar, kiraz çiçeklerini beraber seyretmeğe söz verdikleri
yerden geçerken yanından geçen bir genç kadını tanıyormuş hissine kapılır. Akari,
yol sonunda rayların öte tarafına geçer. Dönüp baktığı esna hızla tren geçer. Rayların
zıt taraflarında durmuş bakarlarken, hızla geçen trenler, görüşlerini engeller.
Takaki, trenlerin geçmesini bekler.
Akari'nin gittiğini görür. Tebessüm ederek, kiraz çiçekleri kıpırdanırken
yürümeği sürdürür…

Ağırlığı animatör ve sanatçılardan oluşan büyük
bir kadroyla ilk kez çalışan Shinkai, kısa sürelere sahip evvelki filmlerinden
farklı olarak bu ilk uzun metraj animesinin, fantezi veya bilim kurgu unsurları
barındırmayacağını belirtmişti. İçinde yaşadığımız gerçek zamanın naif
tesirleriyle, aldığımız kararlar doğrultusunda biçimlenen yaşamlarımızın
geldiği raddeyi betimleyen bir iş yapmayı yeğlese de, gerçek dünyayı, ayrımlı
bir açıdan sunmağa uğraşmış. Hayatı yoğunlaştıran sayısız meselelerle boğuşan
yetişkinler ve popüler kültür tesirinde yaşıtları aksine hakiki dostluğun
evrildiği gerçek sevginin gücünü ve onun ansızın gelişmelerle nasıl
yitirildiğini, yakın zamanda son bir şansta ona yeterince sahip çıkılmayınca
geri gelmemek üzere gidişini, ışıklar içinde olsun Krzysztof Kieślowski’nin
naif gerçekçiliği tadında bir bakışla sunuyor. Başkalarının yakıştırdıkları
aksine Makoto Shinkai, Hayao Miyazaki halefinden ziyade, Krzysztof Kieślowski’nin
animetik karşılığı gibi… Zaman, mekân, insan ile çevrili bir aşk, Saniyede 5
Santimetre. Adı mânâası, kiraz çiçekleri yapraklarının saniyede düşme hızından
gelir(Üç metre yükseklikte bir ağaçtan düşmelerinin bir dakika sürdüğünü ve
ağır çekimde dahi filmde gösterildiğinden on kat daha hızlı düşeceğini
savunanlar var…). Burada, insana
çağrışım yapan yapraklar, kuzeyli Ata’larımız Türk’lerin Gök Tanrı inanç
dizgesinde geçen, orta dünyanın tam özeğinde bulunan ve kökleri yer altı
dünyasında, gövdesi orta dünyada, tacı-doruğu ulu Tengri katında, göklerde olan
Bay Terek-Yaşam Ağacı yapraklarında, yaşayan tüm ruhların adlarının yazılı
oluşu düşüncesini anımsatır. Bu anlayışta, ölen ruhlar kendi yapraklarını
bularak, üzerine konarlar… Filmde, kiraz çiçeği yapraklarının ivedi düşüşleri,
yaşam mücadelesinde müşterek insanların, kör kütük yönelimleri, yanılgıları nihâyetinde
nasıl yalnızlaştıklarını imalar. Bir nevi yazgı yanılsaması yaratan bu durum,
yönetmenin benim ‘S’ üçlemesi dediğim serinin orta halkası olan Senin Adın (2016)
animesinde alaşağı edilir. Yazgı diye bir gerçeklik yoktur. İnsan, çoğunlukla
kestirmekten kaçındığı olasılıkların düşüncesizliğinde yanlış seçimleri dâhilinde
kötü nihâyetler ile yüzleşir. Bu da bizi şu düşünceye itebilir: Ne Takaki, ne
de Akari, gelecekleri adına mücadele etmediler ve birbirilerinden oldular. Oysa
kavuşsalar da, yine de bir ömür ongun kalamayacaklardı; zira zamanın bedensel
ve ruhsal tesirleri, ilişkilerini tıpkı ağacın yaprakları gibi zayıflatıp,
çürütecekti; ta ki, güçlü bir yelle bağlamından kopana değin…
Film boyunca, ‘S’ üçlemesini birbirine bağlayan
pek çok unsur göze çarpar. Meselâ, roketin-yiten hayalin, göğe yükselişi,
serinin ortanca filmi Senin Adın’da, gök taşının İtomori Kasabası’na düşüşü ve
serinin son halkası, Seninle Bir İklim’de, genç adamın, kızı bulmak üzere göğe,
Tanrı katına yükselişi ile tamamlanır.
Saniyede Beş Santimetre
Senin Adın
Seninle Bir İklim