YAĞMURDAN ÖNCE, YAĞMURDAN SONRA
Çok yakın geçmişinde, lise koşu topluluğu önemli bir üyesi olan ikinci sınıf öğrencisi Akira Tachibana, liseler arası yarış esnasında beklenmedik sakatlığı sebebiyle artık eskisince koşamamaktadır. Bu durum, benliğinde derin yara açtığından, zamanla arkadaşlarından ıraklaşmış, iyice içine kapanmıştır. Çocukluk ve eş zamanda lise arkadaşı Haruka Kyan ile araları açılmıştır. Haruka, beraber geçirdikleri güzel günleri unutamamaktadır. Akira, okulun en hızlı koşu zamanlamasına sahiptir. Yani en hızlı koşucusudur. Onun ardından deneyenler, zamanlamasına yaklaşamamışlardır bile. Akira, yağmurlu bir gün sığındığı bir aile restoranında müdür Masami Kondō’nun, kendisine sevecen ilgisi ve kahve ısmarlayışı üzerine ondan epey etkilenir. Ve yarasını yüreğine gömmek ereğiyle kendine oyalanabileceği bir iş ortamı olarak gördüğü bu yerde yarı zamanlı işe başlar. Tıpkı Tachibana’nın akıbeti meçhul babası gibi sebebi açıklanmayan biçimde eşinden boşanmış, orta yaş bunalımında restoran müdürü kırk beş yaşında Kondō’ya, giderek daha fazla bağlanır. Naif kişiliğinden öte nazik, sevecen davranışları olan Kondō’ya âşık olur.
Onunla, sinemaya gider. Ertesi gün, aynı sinema ve filme(Korku), Kondō ile gider… Ancak Kondō, kendisine daima yol gösterici, yetişkin bir arkadaş konumunda olur. Zamanla birbirlerini anlamağa başlarlar. Kondō, durumu hiçbir zaman lehine çevirecek bir davranışta bulunmaz. Tachibana ise, sakatlığı, ‘statik iç çatışma’sı ile mücadele etmeğe başlar…
Tachibana’nın, Kondō’ya olan ilgisi tıpkı 2021 yapımı Higehiro After Being Rejected, I Shaved and Took in a High School Runaway anime T. V. dizisinde, Sayu Ogiwara ile Yoshida arasında ilişkide olduğu gibi(Orda Sayu’nun ruhsal durumu çok incelikli biçimde yansıtılmıştı. Lise binası çatısında yaşadığı duygusal patlama ve eve dönüş çok başarılıydı…) ana ıranın ruhsal durumu, ‘olumsuz baba karmaşası’ temelli olduğundan, esasında bir gönül durumu olarak gelişemiyor. Ancak Tachibana’nın, hem özlemini çektiği baba, hem de Kondō’nun saf kişiliğinden öte gelen, bir babada olması gereken naif yol göstericiliği ve zamanla hakkında öğrendiği yetisi, yazarlığı ile ona olan sevgisi daha sağlam bir temele oturuyor. Öylelikle, evvelki metinde değindiğim kimi belirsizlikler kendiliğinden önemsizleşiyor. Kondō’nun kılavuzluğu, Tachibana’nın duruk(statik) bir iç çatışma yaşadığı sakatlığı, kendisinin yıllar önce yeteneğini görmezden gelme durumu ile uyuşunca, Tachibana, Kondō’yu, olgun bir erkek olarak kabûllenmeğe başlıyor. Bu radde itibariyle ilişkileri, daha gerçekçi hâl alıyor.
Tachibana’nın, yedinci bölümde, evinde hasta yatan Kondō’yu ansızın ziyaret edişinde, oturmuş dertleşirlerken, aniden elektrikler gider ve Kondō, hüzün dolanan dudaklarından, esas kişiliği yetisinden öte gelen sözcükleri ile gerçek düşüncelerini açığa vurmağa başlar:
Kondō, Tachibana’nın birkaç metre berisinde
yerde bağdaş kurmuştur. Tachibana, alçak bir yer masası başında dizlerini
kırmış başını masa üzerinde kollarına gömmüştür. Alt fonda, yaylı bir çalgıdan
yükselen hüzünlü bir müzik vardır…
Kondō
Seninle beraberken, çoktan unuttuğum o güzel
duyguları anımsıyorum. Rahatsız değilim; bilâkis minnettarım sana.
Ara çekimde(Insert), dışarda sağanak yağmur ve şimşek çakan kent göğü görülür… Tek
odalı daireye kestiğimizde, Tachibana başını yükseltir ve parlayan buz mai
bakışları kenarlarından gözyaşları boşanır…
Tachibana
(İç çekmekle)Rahatladım.
Kondō(Kafa Ses)
Bu duyguyu adlandırmanın hiçbir mânâsı yok.
Yine de, şu ânki gergin ruh hâlinden, bu kızı azat etmek istiyorum.
Kondō, oturduğu yerden, Tachibana’ya doğru dizleri üzerlerinde ağırdan devinir…
Kondō(Kafa Ses)
Buna hakkım olmadığını düşünsem de…
Ellerini açarak, kıza doğru uzatır. Tachibana,
gözyaşlarını silerken, Kondō’ya bakar…
Kondō(Kafa Ses)
…bu hissi…
Kondō, Tachibana’ya yaklaşır. Tachibana, hazır
olmadığı şeyin mahzun ürkekliğiyle bakmaktadır. Ve Kondō, ona sarılır…
Kondō(Kafa Ses)
Bu hissi…
Birbirine dayanmış Kondō’nun siyah şemsiyesi
ile Tachibana’nın gözlerince açık mai zemin üzeri beyaz puanlı şemsiyesi, yan
yana ayakkabıları üzerlerine beraber düşerler…
Kondō(Kafa Ses)
Bu hissi, aşk olarak tanımlamanın hiçbir mânâsı
yok.
Kondō’nun, kızın sırtında yavaşça kayan sağ
eli, belini kavrar…
Kondō(Kafa Ses)
Tam olarak şu ânda…
Ummadığı bu hâle şaşalamış Tachibana, Kondō’ya
sarılır…
Kondō(Kafa Ses)
…şemsiyemi kapayıp, yağmurunda ıslanmak
istiyorum. Dupduru… Sırf özlem duyduğum için dokunamayacağım bir duygu. Ama şu ân,
o duyguyu koruyabilecek tek kişiyim. Tam olarak şu ânda, bu sağanak yağmurda
seninle ıslanmak istiyorum. Dupduru olup, parlamak için. Şu ân, bunu umut
edebilecek tek kişi benim.
Kondō’ya sarılmış Tachibana, karanlıkta
parlayan mai gözlerini, hüzünlü erinçle yumar… Bu uzun ân, Kondō’nun iç
sözlerini, Tachibana asla işitmez. Ama büsbütün ele veren bir sarılma ile bu
hissin, kendisine geçişine olanak tanır…
Bariz çağrışım unsuru olarak yağmur, Akira ile Kondō’nun,
duruk iç çatışmasını, simgesel açıdan ve anlatının, olgun duygusal dokusunu
oluşturan Kondō’nun şiirsel kişiliğini, Akira’nın donuk hüznüyle uyumlayan
görsel bir işlev üstleniyor. Kondō’nun, Akira’ya dediği gibi, -Her yağmurda karşıma sen çıkıyorsun… Islanmaktan
itina ile kaçışları ve yağmurdan neden kaçtıklarından emin olamayışları, ıslanmanın
yarattığı geçici hafif başkalaşım, suyun Japon ulusu misali doğu
uygarlıklarında kültürel önemine götürüyor bizi. Doğu Asya Yaratılış Söylenceleri’nde
geçtiği gibi dört ana Japon adasının, imgesel oluşumunda geçtiği üzere. ‘Daoist’
düşünce de, ‘Ying ve Yang’ kâinatın düzeni için elzem iki gerçeklik: denge ve
uyum temelli eş ölçütte ışık ile karanlığın harmonisi bir nevi, gençliğini
yitirmiş ve mutluluğa kapılarını kapamış, karanlık-tekdüze varoluş süren Kondō
ile ömrü ilkyazında hayalleriyle sınanan, maddî açıdan karşılıksız aşkıyla ışık
saçan Akira, ansız yağmurun sürekli ıslattığı bir kentte ondan daha fazla
kaçamıyorlar…