Adachi-ga Hara - 安達が原

MANGA TANRISI

Eksi iki derece, bir Ocak öğlesi, bu satırları yazarken, sağ yanımda, kocaman site içi bahçeye bakan enli penceremden, hemen hemen çeyrek metre-yirmi beş santim tutmuş karı izleyerek, sıcak kahvemi yudumluyorum. Uzun zaman evvel yazacaktım bu yazıyı anlaşılan, buzu beklemişim… Beklemeye değer bir yazı ile döndüm: Adachi-ha Gara. İkinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, ölümcül yaralar almış Japonya’nın, bir ân evvel kendine gelmeye başlaması gerekiyordu. Millî değerlerine kökten bağlı Japon milletine, savaşın yok edici hezimetini unutturacak tek unsur elbet toplu kültürel etkinliklerdi. Bu doğrultuda olağan gereksinim olarak kendiliğinden gerçekleşen bir olgu olan ve Japonya’da, Manga devrimini başlatan bir gelişme yaşandı. Japon manga sanatçısıkarikatürist ve animatör, pek yaratıcı, yenilikçi ağabeyimiz, Osamu Tezuka’nın, 1947’de yayımlanan Yeni Hazine Adası adlı mangası, bu hareketi tetikleyecekti. Onu, Astro Boy , Princess Knight ve Kimba gibi çocuklara hitap eden başarılı manga dizileri izleyecek, sonrası daha çok yetişkinlere yönelik içerikte, hepsi bol ödüllü Beyaz Kaplan, Black Jack, Phoenix, Buddha dizileri gelecekti… 

Tezuka’nın, 50’lerde yarattığı birbirinden bağımsız onlarca akışın yer aldığı ve Tezuka’nın ilk dönemini içeren mangalar dizisi ilk cildi/tankōbon, Lion Books adı ile yayımlandı. Yirmi yıl denli ardından, ikinci cildi içeren mangalar aynı adla yayımlandı. Bunlardan biri olarak, ikinci ciltte 22 Mart 1971’de yayımlanan Adachi-ga Hara - 安達が原 ve Yeşil Kedi öyküleri, animeye uyarlanan tek mangalardır. İlk uyarlama Yeşil Kedi, yirmi altı bölümlük bir anime dizisi olarak düşünülmüştü. Ancak, televizyon kanalları ile herhangi anlaşma yapılmaksızın, 10 Ekim 1983’te, bir hayran etkinliği buluşmasında bağımsız OVA olarak yayınlandı. Dolayısıyla, ilk düşüncede niyetlenilen yirmi altı bölümlük T.V. dizisi gerçekleşmedi. Zira deneysel bir ürün olarak gösterildiğinden ve tamamlanmadığından, OVA kabûl edildi. Arada çekilen üç animeyi, aşağıdaki sıralamada görebiliriz. Adachi-ha Gara, Adachi Aç, 16 Kasım 1991’de, orta metraj bir sinema uyarlaması olarak gösterime girdi. Sinemalarda gösterilen tek uyarlama idi. Bu dizide yer alan toplam altı anime, Yeşil Kedi - 緑の猫, Midori no Neko, Rain Boy - Amefuri Kozō - 雨ふり小僧, Lunn Rüzgara Uçar - Run wa Kaze no Naka - るんは風の中, Yamataro Geri Dönüyor - Yamataro Kaeru - 山太郎かえる, Adachi-ga Hara - 安達が原, Akuemon - 悪右衛門 21 Mart 2003 yayın tarihli DVD derlemesinde toplandı. İlk beş anime, Osamu Tezuka tarafından yönetilirken, son bölüm, Akuemon, oğlu Makoto Tezuka tarafından yönetildi…

ADAÇİ AÇ

Dağ yolculuğumuz üzere Kam’lar gibi giyinmiştik. Yolculuk boyu, buğday çimleri ıslanıp, büyüdüler…

Günler süren yolculuk nihâyetinde, kuzey bölgesinden geçtik, Adachi-ga hara’ya. Adachi-ga hara’ya ulaştık.

-İHTİYAR KADIN

AÇILIŞ METNİ

Kadim zamanlar imgelerinin, gelecekte dâhi yinelendiği dönemde geçen hikâye, güneş dizgesinde ırak bir öte gezegen Adachi’de var olduğu söylenen ve uzay pilotlarını hunharca katleden bir cadıyı öldürmek için, Devrim Hükûmeti kararıyla, gezegene gönderilen üst düzey bir devrim gizmeni Yuukei, oraya varınca etrafta, yüzey ve hava koşulları nedeniyle çözülmeye yüz tutmuş onlarca yıldız gemisi enkazı ile karşılaşır. Böylelikle, durumu vazıh kılmak adına bir ön keşif araştırmasına gerek kalmamıştır. Denildiği gibi insanları yiyen cadı, buralarda bir yerdedir. Işın silâhını hazırda tutan genç adam, çevreyi tetkike koyulur. Buranın, Merih gibi göğü ve toprağı kızıldır. Cadıya ilişkin bulgu peşindeyken, Mıknatıs(manyetik) tarayıcı bir şey algılar. İmlem değerlerinde belirli aralarla sapmalar gözlemler. Sebebini anlayamaya çabalarken, keşfini sürdürür. İmlemi izleyerek, bir dağın eteklerine gelir. Yukarlarda, ortada derininde soluk ışık yanan bir oyuk vardır. Oraya doğru tırmanışa geçer…

Oyuk ağzına varınca, imlem aralıksız yanıp, sönmeye başlar. Zayıf birinin bile geçemeyeceği denli dar bir aralığı olan oyuğun, duvarı birden kalkınca, yarı karanlık derini belirir. Genç adam, elinde her ân ateşlemeye hazır ışın silâhıyla oyuktan girer. Işığı takip ederken, giriş duvarı ardında yeniden kapanır. Böylece, gecenin göz yoran, hararetli kızıl ışığından mahrum kalır. Önünde tek ışık mebdesine doğru ıraklaşır. Ansızın karanlıkta bir ses, kendisine, -Hoş geldin, genç adam, diye seslenir. Önüne baktığında, az ötede ışığı olduğu yerde dikilmiş, kendisine bakan kamburu çıkmış ihtiyar bir kadın görür. Kadın, kendisini içeri dâvet eder. Genç adam, kaskını çıkarınca, ihtiyar kadın şaşalar. Ama bir şey belli etmemek için tepkisizleşir. Genç adam, dışardaki enkazlardan kurtulan olup olmadığını sorunca, kadın, hepsinin bir tür hastalığa yakalanarak, birbiri ardı öldüklerini söyler ve uzay araçlarının bazen bu ücra gezegene düştüğünü, kurtulanların konuğu olduklarını ekler. Ardından, onu güzelce ağırlar. Olanaklarınca, lezzetli sıcak yemekler yapar; oda ve rahat bir yatak verir. Genç adam, yemeği yemeden evvel içeriğine ilişkin duyduğu kuşkudan ötürü bir nevi panzehir-antidot döker ve öyle yer. Evvelce genç erkek görmediğini söyleyen kadın, yaşını sorar; genç adam, yirmi beş olduğunu belirtir; kadın da, doksan bir yaşında olduğunu söyler; ardından, konuğu yatağını hazırlamaya gider. Kadın gidince genç adam, etrafı gezinir ve kadının mağaraya yığıp, kullandığı tüm gereçlerin, uzay gemilerinden alınan malzemeler olduğunu anlar…

Dışlanmış varoluştan daha kederli şey yoktur. Böyle acı bir yaşamın argınıyım. İlk güz çoktan geldi. Şafak rüzgârı delip, geçecek beni, yazgım için kolay olmayacak. Mazi, çoktan yitti boşlukta. Ve gece uyuduğumda, seziyorum yaşam erkesini. Ne denli faniyim.

-İHTİYAR KADIN




Yemekten sonra, odasına çekilen genç adam, ihtiyar kadının aradığı cadı olup, olmadığını düşünmektedir. Edindiği bazı bulgulardan yola çıkarak, mağarada gezintiye çıkar ve bir oda bulur. Ora, yüzlerce insan iskeleti ile doludur. O esna ihtiyar kadın, yanına gelir. Genç adam, ona ateş eder ama kadın kaçar. Onu, mağaranın tabiî kalmış derinliklerine değin kovalar. Karanlık bir köşede oturmuş bulur. Başkanın emriyle onu öldürmek üzereyken, kadın son bir istekte bulunur. Yuukei, diye adıyla hitap ederek, geçmişini bilmek istediğini söyler…

Genç adam mazisini anlatmaya başlar… Geleceğin geçmişinde bir gün, Fippo adında bir diktatör, bir ülkeyi bütüncül(totaliter) biçimde demir yumrukla yönetmektedir. Yurttaşlar, istifasını istemektedir. Böyle zamanlar, Fippo’nun binasında, teras katına uçaksavarla saldırı düzenleyen Yuukei, devrim yanlısı bir örgüt üyesidir. Toplu konutlarda küçük bir dairede kız arkadaşı Annie Kurozuka ile yaşamaktadır. Çok güzel yemekler pişiren ve âşık olduğu Yuukei ile evlenmeyi umut eden Annie, çok duygusal bir kızdır. Bu sebeple Yuukei, onu içinde oldukları durumu anlamamakla suçlar. Seviştikleri bir gece evleri, hükûmet görevlilerince basılır. Yuukei götürür ve sorgularlar. Sonra, onu ırak bir gezegene sürgün ederler. Yıldızlararası çok uzun bir yolculuk olacağından, Yuukei kendi gibi mahkûmlarla soğuk uykuya(hibernasyon) yatırılır. Otuz sene süren yolculuk sonunda uyandırıldıklarında, diktatör Fippo’nun on beş sene önce istifa ettiği ve yerine devrim hükûmetinin geçtiğini öğrenirler. Yerini alan kişinin adı, Damocles’tir. Böylece Dünya’ya doğru bir otuz yıl daha sürecek dönüş yolculuğuna başlarlar. Ama Yuukei’ye sorulsa, anca iki gün geçmiştir. Bilmem kaçıncı Damocles, onlara bağlılık yemini ettirir. Ve kendilerini tanımayan devrim devleti karşıtlarını bulup cezalandırmada Yuukei gibileri kullanırlar…

Yuukei bir yandan kız arkadaşı Annie’yi aramaktadır. Eskiden yaşadığı toplu konutlar yıkılarak, yerine elit yapılar inşa edilmiştir. Bilgi Edinme Merkezi’nde, bilgisayarda devlet veri bankasında bulunan kısıtlı bilgiye göre Annie, otuz üç sene önce başka gezegene kaçtığı ve kendisinden haber alınamadığından, öldüğü sanılmaktadır. Yine de, içinde tuhaf bir his, umudunu diri tutar. Artık yaşama tutunma sebebinin yalnız devrime karşı görevleri olduğunu düşünen Yuukei, bir devrim gizmeni olarak, devletine karşı olan haydutları ve isyancıları avlamaya başlar… Anlatısı bitince, kadın ona gerçek yüzünü belli eder. Yıllar evvel, devrim düşleri uğruna önemsemediği sevgilisi Annie Kurozuka’dır. Ama artık ölmek üzere olan ihtiyar bir kadındır. Son dileği bu olur; Yuukei, iyice emin olduktan sonra, gerçeği kaldıramaz ve kadını vurur. Artık evrende büsbütün kimsesizleşen Yuukei hıçkırıklarla ağlamaya başlar. Kadının yemeğine kattığı panzehiri anımsar. Bunu yapmasa, yemeği tadınca, onun Annie olduğunu anlayacağını düşünür. Bir zamanlar, Annie’ye olduğu gibi imdi o, bu yaban ve yalnız gezegen Adachi’de, asla üstesinden gelemeyeceği çok büyük acılarla, yapayalnız kalır…

ÇAĞDAŞ KÜLTÜR DEVRİMCİSİ

OSAMU TEZUKA

Dönemine nazaran yenilikçi yöntemleri, yaratıcı üretkenliği doğrultusunda, kültürel açıdan çağdaşlaşma eğilimine gebe Japon yazılı ve görsel kültürüne kazandırdığı yepyeni yönelimin doğuşu ile “Manga’nın Babası’ olarak anılan 3 Kasım 1928 doğumlu Tezuka, nam-ı diğer Manga Tanrısı, 1947’de yayımlanan Yeni Hazine adası ile Japonya'da manga devrimini başlattı. Çocukluk yıllarında, annesinin, onu sıklıkla götürdüğü Takarazuka Büyük Tiyatrosu’nun, kadın izleyiciyi çeken duygusal müzikallerinde, kostüm ve dekorlar, abartılı oyunculuklara inandırıcı kılan ışıltılı göz makyajların, yetişkinlik döneminde yarattığı ürünlerde büyük tesiri vardır. Ayrıca çocukken, babasının izlettiği Disney anime filmleri, büyük tutkusuydu. Küçük bir olgu, Bambi filmini nerdeyse yüz kez izleyen biri olarak, sıkı bir Disney Müdavimi olduğu kesin. Bu durum, henüz ilkokul ikinci sınıfta, konulu çizgiler üretmesine sebep oldu. Sonra, bunların topluca çıktısını aldırttığı annesi, sürekli çizen ve yüzlerce sayfa çizgi öykü üreten oğlunun hızına yetişebilmek için bazılarını silmek durumunda kalmış…

Başka bir manga sanatçısı, Suihō Tagawa mahlası ile bilinen Nakatarō Takamizawa ve Japon bilim kurgu edebiyatının babası, Sano Shōichi mahlası ile bilinen Unno Jūzō eserlerinden ilham aldı. Onu en çok etkileyen Disney değildi elbet. Çocukken izlediği 1941 Çin yapımı Prenses Demir Yelpaze - Tiě shàn gōngzhǔ - 鐵扇公主 anime filmi oldu. İlk Asya Anime Filmi olan yapım, 16. yüzyılda, Ming Hanedanlığı döneminde yayımlanan Batıya Yolculuk adlı romanın bir bölümünden uyarlamadır. Ming Hanedanlığı dönemi önde gelen yazar ve şairlerinden Wú Chéng'ēn - 承恩  yazdığı, Çin Edebiyatı başını çeken dört geleneksel romandan biri olan yapıt, Sütras denilen Budist kutsal metinleri bulmak ereği ile batıya yolculuk eden ve nevi badireler atlatışı ardından, geri dönen Tang Hanedanı Budist keşişi Xuanzang'ın, ruhsal yolculuğunu anlatmaktadır…


İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı zamanlar, ilk gençlik çağında henüz lise sıralarında oturan Tezuka, Japon ordusu tarafından, bir fabrikada çalışmak üzere askere alınır. Üç sene sonra, 1945’te Osaka Üniversitesi’ne kabûl edilir ve ilk düzenli çalışmalarını yayımlamaya başlar… Başından beri örtük rekâbet hâlinde olduğu, yetişkin kesimi hedefleyen, daha sinematografik bir sanatsal biçim olan Japon çizgi roman tarzı Gekiga(劇画) üreticilerine karşılık olarak, çizgi film tarzı çizim biçimini, daha gerçekçi, çizgilerle değiştirerek, ana ıralarını çok karanlık ve ahlaksız doğaya tabiî kılarak, çevrelendikleri olayları alenen şiddet, erotik sahneler ve bol suçla doldurdu. 1963 yılbaşında yayınladığı anime filmi Astro Boy, Amerikan izleyicisi için İngilizce dublaj yapılan ilk animedir…
60'lar sonu itibariyle, ödenemeyen büyük borçlar nedeniyle mâlî çıkmazda olan Tezuka, yetişkinler için anime filmler üretme icraatına geri döndü. Binbir Gece Masalları (1969) ile başlattığı ANIMERAMA Üçlemesi’ni, Kleopatra (1970) ve Belladonna of Sadness (1973) ile tamamladı. Bu çalışmalarında, yazarı belirsiz(anonim) Halk Edebiyatı’ndan, çok bilinen tarihî kişilikleri odak seçti. Erotik izdemli fantezi ürünü çizgi akışlar, dönemin azizlğine uğrayarak, yaratıcısına bir şey kazandırmadılar. Ancak, bu filmleri küresel cinsel açlığın yaşandığı günümüzde yüksek sanatsal değere sahiptirler… Bunun üzerine Tezuka, yeni bir anime yapım şirketi kurmak üzere yönetmenlik görevinden ayrıldı. Kalan yaşamında, deneysel anime filmler üretti. 1973’te, sahibi olduğu Mushi Yapım iflas etti. 9 Şubat 1989'da, Tokyo'da mide kanserinden ölmeden evvel, sağlık sorunu sebebiyle, çizim yapmasına izin vermeyen hemşireye, çalışmasına müsaade etmesi için yalvardığı söylenmiştir. Aslen bir Bilinemezci(Agnostikolmasına karşın, Tokyo’da Budist mezarlığına gömüldü. Ayrıca, kızı 2014 yılında yaptığı açıklamaya göre, babası ölümünden beri kilitli duran çalışma masası çekmecesini açtığında, yarısı yenmiş bir çikolata, Katsuhiro Otomo’nun, Akira’sı hususunda deneme yazıları, bazı çalışmalarına ilişkin bolca eskizler ve çok sayıda insanî hayvan(antropomorfik) temsili erotik çizimler bulmuş…














SÜREĞEN YALNIZLIK

Düşüncenin ötesinde saf duygu akışı Adachi-ha Gara. Gerilim, duygudaşlık, hiddet, aşk, nefret ve yalnızlık. Bu sıralamayla ilerleyen otuz dakika-orta metraj anlatı, Bilimsel ve Düş Kurgusal Bilim Kurgu alt türleri kapsamlarında asla eskimeyecek temel unsurlar üzerinden gelişiyor. Doğrusal olmayan anlatı kurgusu, sondan, ortanın, sonucuna bağlanıyor. Toplumsal Siyasî alt başlığı bağlamında ülkü düzenin, kişi-insan eliyle hiçbir surette yeterince âdil olamayacağı gerçeğini, birkaç dakikada ortaya koyuyor. Evrenin temel yasası olarak her şey, her halükârda karşıtını yaratır. Fippo’nun karşıtı, Yuukei’nin gönülden bağlı olduğu düşüncenin vücut bulmuş hâli Damocles özünde, Yuukei’nin sahip olduğu tek gerçeğin, sevgisinin- Annie’nin karşıtı. Olağan biçimde Yuukei’nin de, karşıtı. Ama Yuukei, görmek istediği yerine, olmakta olanı görebilse, Fippo yanında ikinci bir diktatörü, karşısında bulacak. Her iki taraf, yalnız bireysel egemenliğini önemsiyor. Erkini, nasıl daha da çoğaltabileceği yöntemleri üzerinde çalışıyor… İnsanı, tabaiata ve evrene bağlayan değerlerin unutulduğu zamanda, herkes tuhaf coşkuyla, sonu gelmeyecek özgürlük arayışında, oradan oraya savrulurken, Yuukei ardından Annie’de, iki genel durumdan da, nasibini alıyor. İhtiyar Annie’nin açlığı, eş gerçeğe aç Yuukei’nin dinmeyen hiddeti, düşünceler, toplumsal hareketler ile oradan oraya savrulan insanlığın, bireysel ve toplu değerleri yoksunluğunu yansıtıyor. Duygularından arınmış, salt eylemi gerçekleştirmeye muktedir özdevinir bireylerden tek düzen. Diktatör varken, daha mutluydular; ta ki, Yuukei, üst düzey eylemci olarak, ölümcül eylemlere girişene değin. Zira diktatörler, efendiler asla bitmeyecekler… 

Eski ve yeni kesişimi Tezuka hikâyeleri, birbirinden hassas dokularla ayrılan iç içe karşıtlıklardan oluşuyor. İnsanı hasta eden kavramlar, bencil tutkular yerine, sevginin kılavuzluğuna çağrı yapıyor. Değinmek istediğim çok şey var. Fakat hepsi, son tümceye çıkıyor…